at a time in advance of the usual or expected event

listen to the pronunciation of at a time in advance of the usual or expected event
English - Turkish

Definition of at a time in advance of the usual or expected event in English Turkish dictionary

early
{s} erken

Erken kalkmak istemedim. - I didn't want to get up early.

Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum. - I'm really tired and want to go to bed early.

early
ilk olarak
early
er
early
at your early conven
early
-in başlarında
early
önceki
early
ilk

Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü. - This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.

İlkbaharda herkes erken kalkar. - In spring, everyone wakes up early.

early
turfanda
early
(zarf) erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce
early
{s} eski

Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır. - Modern cars differ from the early ones in many ways.

Birçok eski araba direksiyon yerine yeke kullanırdı. - Many early cars used a tiller instead of a steering wheel.

early
vaktinden evvel
early
zamanından önce
early
vakitsiz

Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı. - All the early flowers were bitten by the frost.

early
evvel
early
{s} başlangıç

Biz erken bir başlangıç yaptık. - We got an early start.

Tom ertesi gün erken bir başlangıç ​​yapması nedeniyle erken yatmaya gitti. - Tom went to bed early because he had an early start the next day.

early
at an early age çocukken
early
(sıfat) erken, başlangıç, ilk, eski, çabuk, acele
early
early riser erken kalkan kimse
English - English
early

His mother suffered an early death.

at a time in advance of the usual or expected event

    Hyphenation

    at a time in ad·vance of the u·su·al or expected e·vent

    Turkish pronunciation

    ät ı taym în ıdväns ıv dhi yujuıl ır îkspektıd ivent

    Pronunciation

    /ˈat ə ˈtīm ən ədˈvans əv ᴛʜē ˈyo͞oᴢʜo͞oəl ər əkˈspektəd ēˈvent/ /ˈæt ə ˈtaɪm ɪn ədˈvæns əv ðiː ˈjuːʒuːəl ɜr ɪkˈspɛktəd iːˈvɛnt/
Favorites