Tom her gece aynı zamanda yatmaya gider.
- Tom goes to bed at the same time every night.
Hepiniz aynı zamanda konuşmayın.
- Don't all speak at the same time.
O, bir seferde altı kutu taşıdı.
- He carried six boxes at a time.
Bir seferde bir şey yapın.
- Do one thing at a time.
Onlar aynı anda Paris'e vardılar.
- They arrived in Paris at the same time.
Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.
- Everybody in the building headed for the exits at the same time.
Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.
- One can't do more than one thing at a time.
Hiç kimse bir defada birden daha fazla şey yapamaz.
- No one can do more than one thing at a time.
Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
- I prefer learning multiple languages at the same time.
Gençlerin sık yaptığı bir hata da; zorluklarını hafife alıp, kendi yeteneklerini de gözlerinde büyütürek aynı anda birçok dili birden öğrenmeye başlamaları.
- A mistake young people often make is to start learning too many languages at the same time, as they underestimate the difficulties and overestimate their own ability to learn them.
climb stairs two at a time.
He manages to abstain from smoking for weeks at a time, but then gives in and starts again.
... down the rates down, at the same time lower deductions and exemptions and credits and ...
... growth at the same time that we have high fertility, high mortality because we had even ...