at a place or time not yet reached; before

listen to the pronunciation of at a place or time not yet reached; before
English - Turkish

Definition of at a place or time not yet reached; before in English Turkish dictionary

beyond
ötesinde

Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim. - When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.

Bu iş benim kavramamın ötesindedir. - This work is beyond my grasp.

beyond
in ötesinde
beyond
{e} den öte
beyond
-den sonra
beyond
daha ileride
beyond
-den öte
beyond
-den başka
beyond
ileri
beyond
-ın dışında
beyond
ötesine

Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor. - The questions involved go far beyond economics.

Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı. - Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.

beyond
öteye

Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi. - My team has never advanced beyond the quarter-finals.

beyond
-den daha geç/sonra
beyond
ötede/öteye
beyond
(zarf) aşırı, ötesinde, öte
beyond
dışında

İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi? - Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?

Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır. - The mystery of life is beyond human understanding.

beyond
-in ötesinde,ötesinde
beyond
z. ötede; öteye. edat
beyond
ölüm sonrası yaşam
beyond
çok

Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar. - They live beyond their means.

Tom kazandığından çok para harcıyor. - Tom lives beyond his means.

English - English
beyond
at a place or time not yet reached; before
Favorites