O uzakta tatilde olamaz.
- She can't be away on holiday.
İstasyon iki metre uzakta.
- The station is two meters away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
- He had no choice but to run away.
Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
- You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
- Tom has some money stashed away.
Balon rüzgar tarafından bir yere taşınıyordu.
- The balloon was carried away somewhere by the wind.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
- Please go away and stop annoying me.
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
- I think we should get away from here for a few days.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
- I slept the whole afternoon away.