Daha ileri yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm too tired to walk any further.
Ben daha ileri yürüyemem.
- I can't walk any further.
O, daha ileriye yürüyemedi.
- He could not walk any further.
Ben daha ileri yürüyemem.
- I can't walk any further.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
Başka bir talimata kadar sessiz kalacaksın.
- You will remain silent until further instructed.
Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
- Do you have anything further to say?
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
- Do you have anything further to say?
Tom'un daha fazla sorusu yoktu.
- Tom had no further questions.
O, beni daha fazla sorumluluktan kurtarıyor.
- That absolves me from further responsibility.