Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

atıştırma

listen to the pronunciation of atıştırma
Turkish - English
refreshment with food or drink; light meal
refection
(Gıda) snack

Snacking between meals is a bad habit. - Öğünler arasında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır.

There were many delicious snacks at the party. - Partide birçok lezzetli atıştırmalıklar vardı.

atış
shot

Tom took aim and fired a warning shot. - Tom nişan aldı ve bir uyarı atışı yaptı.

Tom's shot missed the target by two feet. - Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.

atış
throw

Tom watched Mary throwing rocks into the water. - Tom Mary'nin taşları suya atışını izledi.

atış
{i} beat

I can hear your heart beating. - Senin kalp atışını duyabiliyorum.

Feel your heart beat! - Kalbinizin atışını hissedin!

atış
put

You should put something in your stomach before you go. - Gitmeden bir şeyler atıştırmalısın.

atış
shooting

Every time I practice shooting, I miss the target. - Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.

Do you think the shooting was accidental? - Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz?

atış
{i} chuck
atış
toss
atış
(Denizbilim) pulse

The patient doesn't have a pulse anymore. - Hastanın artık bir nabız atışı yok.

atıştırmak
bolt down
atıştırmak
drizzle
atıştırmak
(Gıda) snack

Snacking between meals is a bad habit. - Öğünler arasında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır.

How do you avoid snacking between meals? - Öğün aralarında atıştırmaktan nasıl uzak duruyorsun?

atıştırmak
mizzle
atış
cast
atış
shy
atış
{i} casting
atış
gunfire

The commander exposed his men to gunfire. - Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.

atış
round
atış
gunshot

At what time did you hear the gunshot? - Saat kaçta silah atışı duydunuz?

Tom said he heard gunshots last night. - Tom dün gece silah atışları duyduğunu söyledi.

atış
shoot

This tank can shoot on the move. - Bu tank hareket halinde atış yapabilir.

This tank can shoot on the move. - O tank hareket ederken atış yapabilir.

atış
{f} squabble
atıştırmak
gobble
Atıştırmak
chow down
atış
of throw
atıştırmak
get a bite to eat
atış
projection
atış
throwing, throw, shooting, shot; way of throwing
atış
fling
atış
burst
atış
beating, beat, throbbing, throb (of the heart or pulse)
atış
pistol shot
atış
firing
atış
shooting, firing, discharging (of a firearm): sekme atışı ricochet fire
atış
inning

Our team scored five runs in the last inning. - Ekip son atışta beş sayı kazandı.

What happened in the third inning? - Üçüncü atışta ne oldu?

atış
innings
atış
throwing; gunfire, shot; (kalp) beat
atış
tilt
atış
tiff
atış
range
atış
beating

I can hear your heart beating. - Senin kalp atışını duyabiliyorum.

atıştırmak
(Konuşma Dili) to bolt (food), gobble (food)
atıştırmak
(yemek) to bolt down, to gobble; (yağmur) to drizzle, to mizzle
atıştırmak
to gulp down (a drink)
atıştırmak
refresh
atıştırmak
replenish one's energy by eating drinking and resting; stoke
atıştırmak
refect
atıştırmak
{f} stoke
atıştırmak
gorge
Turkish - Turkish