Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Bu dayanıklı ve güvenilir bir araç.
- It's a tough and reliable vehicle.
Tom herkesin onun olduğunu söylediği kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as everyone says he is.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Filin derisi çok serttir.
- The elephant's skin is very tough.
Tom sertleşebilir, eminim.
- Tom can hang tough, I am sure.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.