O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.
- She was astonishingly beautiful.
Senin cehaletin şaşırtıcı!
- Your ignorance is astonishing!
Tom hayretle Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary in astonishment.
Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
- To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
Şaşkınlıktan dona kalmıştık.
- We were struck dumb with astonishment.
Şaşkınlık beni konuşmamdan mahrum etti.
- Astonishment deprived me of speech.
Kasaba halkı kaçakçıların ne olduğunu hakkında şaşılacak derecede toydu.
- The townspeople were astonishingly naive about what the smugglers were.
Tom şaşkına uğramış olmalı.
- Tom must've been astonished.
İşletmenin başarısı herkesi şaşkına çevirdi.
- The success of the enterprise astonished everybody.
Onların yaralarını gördüğümüzde şaşırmıştık.
- We were astonished when we saw their wounds.
Görünüşte şaşırmış gibi duruyordu.
- She stood astonished at the sight.
Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
- The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
Tom, Mary'ye hayret verici bir hikaye anlattı.
- Tom told Mary an astonishing story.
Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.
- The astonishing blow finished the match.
Cevap oldukça şaşırtıcıydı.
- The answer was pretty astonishing.
Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
- The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
Cevap oldukça şaşırtıcıydı.
- The answer was pretty astonishing.
Senin cehaletin şaşırtıcı!
- Your ignorance is astonishing!
Tom afallamış gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be astonished.
Gerçekten afallamıştım.
- I was truly astonished.
Kasaba halkı kaçakçıların ne olduğunu hakkında şaşılacak derecede toydu.
- The townspeople were astonishingly naive about what the smugglers were.
The advertisements made the place look promising, but the food was astonishingly bad.
Everything he had seen so far--the great chocolate river, the waterfall, the huge sucking pipes, the candy meadows, the Oompa-Loompas, the beautiful pink boat, and most of all, Mr. Willy Wonka himself--had been so astonishing that he began to wonder whether there could possibly be anymore astonishments left.