Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Geç kalanlar için bir ceza düşünülüyor mu?
- Is a punishment for latecomers being considered?
Bu iş yerinde, geç kalanlar için sert ve hızlı kurallar var.
- The company has hard and fast rules against lateness.
Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Did the error occur right from the start or later on? - When?
Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.
- In late August, the Allied forces captured Paris.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Akşam yemeği geç olacak gibi görünüyor.
- It seems that supper will be late.
Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.
- Dr. Sadiq admitted later he had no idea what caused that death.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi.
- Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.
Tom otuzlu yaşların sonlarında.
- Tom is in his late thirties.
Rahmetli kocası kemancıydı.
- Her late husband was a violinist.
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
- Maria's late husband was a violinist.