associate; fellow; of the same condition

listen to the pronunciation of associate; fellow; of the same condition
English - Turkish

Definition of associate; fellow; of the same condition in English Turkish dictionary

even
{f} eşit olarak bölüştürmek
even
{s} dengeli
even
tam (sayı)
even
de
even
hatta ve hatta
even
acısını çıkarmak
even
bile

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil. - She is never online, even during her vacation.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

even
engebesiz
even
daha da

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti. - As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.

Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum. - I like physics, and I like mathematics even more.

even
hatta

Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir. - About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.

Hatta babama karşı onu destekledim. - I supported her even against my father.

even
da
even
tamamıyla

Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun? - Do you even remember Tom?

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

even
{s} temkinli
even
neredeyse

Seni neredeyse hiç tanımıyorum. - I hardly even know you.

Tom neredeyse her akşam evdedir. - Tom is at home almost every evening.

even
{s} düz, engebesiz
even
dahi

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum. - I don't even remember what Tom looked like.

even
düzeltmek
even
{s} başabaş
English - English
even
associate; fellow; of the same condition
Favorites