Definition of assembl in English Turkish dictionary
- assembly
- {i} toplantı
O, toplantıda yer aldı.
- She took part in the assembly.
O asla toplantıya gitmez.
- He never goes to an assembly.
- assembly
- {i} montaj
Montaj bandında yaptığımız iyileştirmeler sonunda fiyatları düşürebilir.
- The improvements we've made on the assembly line could eventually lower prices.
Onları montaj bandı üstünde yaptı.
- He built them on an assembly line.
- assembly
- meclis
Meclis herhangi bir nükleer silahlanmaya karşı protesto etmek için oy kullandı.
- The assembly voted to protest against any nuclear armament.
- assembly
- birleştirme
- assemble
- {f} toplamak
- assemble
- monte etmek
Bunu monte etmek birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to assemble it.
- assemble
- toplanmak
- assemble
- toplanmak birleşmek
- assemble
- parçaları birleştirmek
- assembly
- (Nükleer Bilimler) demet
- assembly
- kurul
Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
- Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.
- 2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly.
- assembly
- {i} çevirme (bilgisayar)
- assembly
- derleyici,v.kur: n.montaj
- assemble
- toplaşmak
- assemble
- takmak
- assemble
- montaj yapmak
- assemble
- çevirmek
- assemble
- kurmak
- assembled
- toplanan
- assembled
- çatma
- assembled
- mecmu
- assembled
- toplanmış
- assembling
- çevirme
- assembling
- takma
- assembling
- toplanarak
- assembling
- toplanma
- assembling
- toplu
- assembly
- tertibat
- assembly
- (Bilgisayar,Teknik) tümleşke
- assembly
- (Politika, Siyaset) asamble
- assembly
- (Tıp) düzenek
- assembly
- kurma
Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
- Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- assembly
- (Jeoloji) asemble
- assembly
- birleştirmek
- assembly
- (Bilgisayar,Teknik) kurgu
- assembly
- (Biyokimya) toplanmak
- assembly
- (Jeoloji) birlik
- assembly
- ekleme
- assembly
- monte etmek
- assembly
- (Mekanik) komple
- assembly
- kurmak
- assemble
- topla
Polis onun aleyhinde birçok kanıt topladı.
- The police assembled a lot of evidence against him.
Öğrenciler sınıfta toplandı.
- The students assembled in the classroom.
- assemble
- düzenlemek
- assemble
- bir araya koymak
- assemble
- bir araya toplamak
- assemble
- birleşmek
- assembling
- {f} toplan
- assembly
- özel bir amaçla bir araya toplanmış insanlar
- assembly
- derleyici
- assemble
- çevir
- assembled
- toplandı
Liderler bir toplantı için Paris'te toplandılar.
- The leaders assembled in Paris for a meeting.
Öğrenciler sınıfta toplandı.
- The students assembled in the classroom.
- assembled
- Toplama, farklı yerlerden parça parça toplanılmış
- assemblies
- montajlar
- assembly
- bir araya getirme
- assembly
- (Mühendislik) takım; birkaç parçadan meydana gelen parça grubu; komple, montaj
- assembly
- çevirici
- assembly
- (Askeri) TOPLANMA: Birliklerin genellikle, yanaşık düzende gruplanması
- assembly
- (Tekstil) katlama işlemi
- assembly
- {f} kur
2016 birleşmiş milletler genel kurulu tarafından uluslararası bakliyat yılı ilan edildi.
- 2016 was declared the International Year of Pulses by the United Nations General Assembly.
Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
- Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
- assembly
- kongre assembly line montaj fabrikası
- assembly
- akşam
- assemble
- çevirmek birleştirmek / kurmak
- assemble
- {f} çevirmek (bilgisayar)
- assemble
- {f} birleştirmek
- assemble
- içtima etmek
- assemble
- kısımlan birbirine uydurmak parçaları yerli yerine takmak
- assemble
- {f} toplantı yapmak
- assemble
- (Askeri) TOPLAN !: Birlik veya kıtaların herhangi bir düzende toplanmaları veya bir araya gelmeleri için verilen işaret veya komut
- assembled
- toplan
Öğrenciler sınıfta toplandı.
- The students assembled in the classroom.
Kulüp üyeleri toplantı salonunda toplandı.
- The club members assembled in the meeting room.
- assembling
- {i} birleştirme
- assembling
- (isim) birleştirme
- assembling
- biraraya getirme
- assembling
- toplama
- assembly
- right of assembly toplanma hakkı
- assembly
- topluluk
- assembly
- assembly room toplantı salonu
- assembly
- {i} içtima [ask.]
- assembly
- {i} kongre
- assembly
- assemblyman meclis üyesi
- assembly
- özellikle eyalet meclisi üyesi
- assembly
- toplama
- assembly
- içtima
- assembly
- monteli