Definition of assaulter in English Turkish dictionary
- assault
- {f} saldırmak
- assault
- {i} saldırı
Saldırı için hazır değildik.
- We were not prepared for the assault.
Tom Mary'ye bir saldırı tüfeğini nerede alabileceğini bilip bilmediğini sordu.
- Tom asked Mary if she knew where he could buy an assault rifle.
- assault
- {i} fiili tecavüz (hukuk)
- assault
- üstüne varmak
- assault
- baskın yapmak
- assault
- tartaklamak
- assault
- taarruz
- assault
- (Kanun) şahsa karşı eylem
- assault
- (Kanun) fiili saldırı
- assault
- tecavüz
Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.
- The middle aged man was charged with assault.
Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Sami was sentenced 18 years for rape and assault.
- assault
- atak
- assault
- hücum
- assault
- aniden ve vahşice saldırmak
- assault
- ani saldırı
- assault
- {f} saldır
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Saldırı ve darptan suçlandı.
- He was charged with assault and battery.
- attacker, assaulter, aggressor
- Saldırgan, assaulter, saldırgan
- assault
- {f} hücum etmek
- assault
- şiddetli hucum
- assault
- assault and batterymuessir fiil
- assault
- {i} tecâvüz
Tecavüz ve cinsel taciz şiddet suçlarıdır.
- Rape and sexual assault are crimes of violence.
Sami, tecavüz ve saldırı nedeniyle 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Sami was sentenced 18 years for rape and assault.
- assault
- saldırı,v.saldır: n.saldırı
- assault
- aniden saldır
- assault
- (Askeri) (DOD, IADB) HÜCUM (AMERİKA SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA KURULU): 1. HÜCUM: Bir taarruzun son safhası, düşmanla göğüs göğüse muharebe. 2. ÇIKARMA HÜCUMU: Bir amfibi harekatta, amfibi görev kuvvetinin hedef bölgesine ulaşan ana taarruzu ile amfibi görev kuvveti vazifesinin başarılması arasındaki süre. 3. HÜCUM ETMEK: Bir top mevzii, direnek veya makinalı tüfek yuvası gibi yerel bir hedefe karşı kısa, şiddetli fakat iyi tertiplenmiş bir taarruza girişmek. 4. İNDİRME HÜCUMU: Bir hava harekatında; düşmanla yakın muharebe için hazırlanmış bir hava indirme kuvveti ile unsurlarının, hava araçları tarafından bir hedef bölgesine indirilmesiyle başlayan ve tespit edilmiş hedeflere taarruzla sona eren kısmı. Ayrıca bakınız: "assault phase; landing attack"
- assault
- (Askeri) TAARRUZ: Kıyıdaki sivillerle yapılan ilk temasla başlayıp çıkarma kuvvetinin askeri hükümet kontrol kıyısının tesisine kadar geçen devre
- assault
- {f} ırza geçmek
- assault
- {f} tecâvüz etmek