Turkish - English
Definition of asli̇ in Turkish English dictionary
- asli
- (Hukuk) essential
- asli
- original, fundamental, essential
- asli
- substantive
- asli hesap
- principal account, main account
- asli borç
- (Ticaret) primary obligation
- asli ceza
- law the basic punishment given to one found guilty of a crime
- asli dava
- law principal claim; principal action
- asli görev
- fundamental duty
- asli haklar
- law fundamental rights
- asli maaş
- basic salary (of which the actually paid salary is a multiple)
- asli maaş
- basic salary
- asli nüsha
- original text
- asli üye
- founding member
- asli üyeler
- (Hukuk) original members
- asli
- constitutive
- asli
- key
- asli
- (Ticaret) primary
- asli
- actual
- asli
- primal
- asli
- original
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of asli̇ in Turkish Turkish dictionary
- (Hukuk) Birincil, asla ait
- ASLi
- Birincil: "... kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür."- Anayasa
- ASLÎ
- (Osmanlı Dönemi) Asla aid ve müteallik
- asli
- Temel olarak alınan, esas olan
- asli
- Birincil
- ASLİ CEZA
- (Hukuk) Suç oluşturan eyleme doğrudan doğruya verilecek ceza; suçun karşılığı olan ceza
- ASLİ FAİL
- (Hukuk) Suçu oluşturan fiileri işleyen kişi
- ASLİ TABİYET
- (Hukuk) Aslı uyrukluk; doğumla kazanılan tabiyet
- ASLİ UYRUKLUK
- (Hukuk) Doğumla kazanılan tabiyet
- ASLİ ZİLYETLİK
- (Hukuk) Zilyedin, zilyetliğini hiç bir kimseden almaması ve zilyet bakımından hiçbir kimseye bağlı olmaması; müstakil zilyet
- asli düşünce
- Ana fikir
- asli maaş
- Devlet dairelerinde çalışan memurlara verilen aylığın, yükselmeye temel olan her aşaması
- asli nüsha
- Asıl nüsha