Paranın, aslında, hiçbir anlamı yok.
- Money, as such, has no meaning.
Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.
- We do not become good drivers by concentrating on driving as such.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.
- He is a famous painter and should be treated as such.
Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.
- If you act like a child, you will be treated as such.
O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.
- He is a scholar, and ought to be treated as such.
O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.
- He is a director, and should be treated as such.
... such a differential rate. ...
... individuals such as myself to keep in touch with our skills, ...