Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.
- Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
Tom kavanozdan bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yemekten hoşlanıyor.
- Tom likes to eat spoonfuls of peanut butter right out of the jar.
Tom bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yedi.
- Tom ate a spoonful of peanut butter.
Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I always add a spoonful of honey to my tea.