Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
- For example, do you like English?
Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri.
- I like animals, for example, cats and dogs.
Örneğin benim yerimde olsaydın ne yapardın?
- For instance, what would you have done if you were in my place?
Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.
- We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
- For example, do you like English?
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Japonya güzel şehirlerle doludur. Kyoto ve Nara, örneğin.
- Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for example.
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
- A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
- A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
Many types of cheese exist, for example Gouda and Cheddar.
... I'll give you another example. ...
... it is purely hypothetical by way of example, and not a thing that I think we should do. ...