He wished to marry her.
- Onunla evlenmeyi arzu etti.
I forced him into complying with my wish.
- Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
I could not subdue the desire to laugh.
- Ben gülme arzumu bastıramadım.
I desire a lot to see you today.
- Bugün seni görmeyi çok arzu ediyorum.
There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them.
- Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.
A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.
- Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.
We have a natural desire to want to help others.
- Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
Tom felt an urge to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
Tom felt the urge to run away.
- Tom kaçma arzusu hissetti.
I'm lusting after her.
- Onu şehvetle arzuluyorum.
Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
- Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
Don't let desire control your mind!
- Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
- Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
She never told anyone about her secret longings.
- O asla gizli arzularından kimseye bahsetmedi.
He's an avid art collector.
- O, arzulu bir sanat koleksiyoncusudur.
Libraries are real treasures for avid readers.
- Kütüphaneler arzulu okuyucular için gerçek hazinelerdir.