arzusuyla

listen to the pronunciation of arzusuyla
Turkish - English
(Hukuk) desiring to
wishing
arzu
wish

He wished to marry her. - Onunla evlenmeyi arzu etti.

I forced him into complying with my wish. - Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.

Arzu
(isim) Desire

I could not subdue the desire to laugh. - Ben gülme arzumu bastıramadım.

I desire a lot to see you today. - Bugün seni görmeyi çok arzu ediyorum.

arzu
{i} will

There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them. - Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.

arzu
{i} want

A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire. - Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.

We have a natural desire to want to help others. - Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.

arzu
{i} Passion
arzu
rage
arzu
intentness
arzu
request
arzu
wish, desire, longing, craving, ambition; appetite
arzu
urge

Tom felt an urge to kiss Mary. - Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.

Tom felt the urge to run away. - Tom kaçma arzusu hissetti.

arzu
{i} appetite
arzu
affect
arzu
self centered
arzu
crave
arzu
itch
arzu
bid
arzu
lust

I'm lusting after her. - Onu şehvetle arzuluyorum.

Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder. - Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.

arzu
mind

Don't let desire control your mind! - Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!

There is no fear for one whose mind is not filled with desires. - Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.

arzu
craving
arzu
fancy
arzu
yen
arzu
dream
arzu
vision
arzu
thirst
arzu
hankering
arzu
aspiration
arzu
conation
arzu
maggot
arzu
hunger
arzu
yearning
arzu
appetence
arzu
prurience
arzu
longing

She never told anyone about her secret longings. - O asla gizli arzularından kimseye bahsetmedi.

arzu
pruriency
arzu
appetency; appetite
arzu
solicitude
arzu
hanker
arzu
{i} appetency
arzu
eager
arzu
leaning
arzu
eagerness
arzu
avid

He's an avid art collector. - O, arzulu bir sanat koleksiyoncusudur.

Libraries are real treasures for avid readers. - Kütüphaneler arzulu okuyucular için gerçek hazinelerdir.

arzusuyla
Favorites