O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Bugünkü gazetede baş makaleyi okudun mu?
- Have you read the leading article in today's paper?
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Bu yazıyı yeniden basmak mümkün mü?
- Is it possible to reprint this article?
Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.
- These hand-made articles differ in quality.
Bu eşyaları çok yüksek bir fiyata satın aldı.
- You bought these articles at too high a price.
Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.
- Please place all articles not related to the lesson inside your bag.
Bu makale bana TV'de gördüğüm bir şeyi hatırlatıyor.
- This article reminds me of something I saw on TV.
Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.
- These articles are all exempt from duty.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Ülkemin adı herhangi bir artikel olmadan yazılır.
- The name of my country is written without any article.
İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır.
- Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.
Bu ürünü her yerde bulamazsın.
- You can't find this article everywhere.
Dükkan her türde ürünler satar.
- The shop sells articles of all kinds.
Japonya umarım anayasasının 9. maddesine uyar.
- I hope that Japan will abide by Article 9 of her Constitution.
Sözleşme maddesini yine oku.
- Read the article again.
a sales article.
She's a prime article (whip slang), she's a devilish good piece, a hell of a goer.