He could no longer contain his anger.
- O artık öfkesini tutamadı.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
- Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
One must wait for the residuals to converge before being able to use the simulation's results.
- Simülasyon sonuçlarını kullanmadan önce artıkların biraraya gelmesini beklemek gerekir.
I don't love you anymore.
- Artık seni sevmiyorum.
I don't like him anymore.
- Artık onu sevmiyorum.
I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
I no longer want that.
- Artık onu istemiyorum.
You'll have no more problems.
- Artık sorunların olmayacak.
From now on, no more TV before you have done your homework.
- Bundan sonra, ev ödevini yapmadan önce artık TV yok.
He couldn't hold his temper any longer.
- O artık öfkesini tutamadı.
I can't put up with his violence any longer.
- Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
I think I have some leftover pizza in the fridge.
- Sanırım fırında biraz artık pizzam var.
Tom fed his leftovers to his dog.
- Tom, artıkları ile köpeği besledi.
I'll leave it at that.
- Artık bir şey söylemeyeceğim.
Let's leave it at that for now.
- Artık şimdilik onu bırakalım.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
I can't stand this pain any more.
- Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
Tom ate leftovers for dinner.
- Tom akşam yemeği için yemek artıklarını yedi.
Dan ate the leftovers.
- Dan yemek artıklarını yedi.
Tom fed his leftovers to his dog.
- Tom, artıkları ile köpeği besledi.
Dan ate the leftovers.
- Dan yemek artıklarını yedi.
Let's not waste any more of each other's time.
- Artık birbirimizin zamanını boşa harcamayalım.
I can't afford to waste any more time.
- Artık daha fazla zaman harcamayı göze alamam.
Give the scraps to the dog.
- Artıkları köpeğe verin.
Tom feeds table scraps to his dog.
- Tom masa artıklarıyla köpeğini besler.
I refuse to obey you any longer.
- Artık sana itaat etmeyi reddediyorum.
I refuse to herd geese any longer with that girl.
- Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum.
Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
- Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
I don't know what to do from now on.
- Artık ne yapacağımı bilmiyorum.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
- Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
He didn't know what to do with the scraps of food.
- Yemek artıklarını ne yapacağını bilmiyordu.
Tom once ate at an cheap restaurant and got food poisoning, so now he is very careful about where he eats.
- Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.
We no longer go to eat at the Indian restaurant.
- Biz artık Hint restoranında yemek yemeye gitmiyoruz.
It's all over for us.
- Bizim için artık yolun sonu.
Let's not go over that again.
- Artık onun hakkında konuşmayalım.