around; all round; on every side of

listen to the pronunciation of around; all round; on every side of
English - Turkish

Definition of around; all round; on every side of in English Turkish dictionary

about
takriben

O, takriben seninle aynı yaştadır. - He's about the same age as you are.

Bu takriben doğru görünüyor. - That seems about right.

about
hemen hemen

Kız kardeşimle hemen hemen aynı yaşta gösterdiğimi söylerler. - People say I look about the same age as my sister.

Tom hemen hemen senin kadar uzun. - Tom is just about as tall as you are.

about
hakkında

Çeşitli şeyler hakkında konuştuk. - We talked about various things.

Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme. - Don't say bad things about others.

about
aşağı yukarı

Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta. - Tom is about the same age as me.

Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin. - Tom is rich enough to buy just about anything he wants.

about
{e} konusunda

Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor. - Many people worry about paying their bills.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok. - I don't know about things like that.

about
{e} etrafında

Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor. - A high wall stands all about the garden.

Çocuklarını etrafında topladı. - She gathered her children about her.

about
üzerine

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı. - Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.

about
buralarda

Buralarda manzara çok güzeldir. - The scenery about here is very beautiful.

Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum. - My book is floating about here somewhere but I just can't find it.

about
şuraya buraya
about
tahminen
about
emir Geriye don I about to come gelmek üzere beat about the bush bin dereden su getirmek
about
ötesinde berisinde
about
çevresine
about
etrafına

Tom ayağa kalktı ve etrafına baktı. - Tom stood up and looked about.

O, evin etrafına bakındı. - He looked about the house.

about
ile meşgul
about
her yerinde
about
havalisinde
about
için About facel
about
edat dair
English - English
about