armağanlar

listen to the pronunciation of armağanlar
Turkish - English
(Bilgisayar) presents

Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity. - Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

We spent too much for Christmas presents this year. - Bu yıl Noel armağanları için çok fazla harcadık.

gifts

A kiss is one of life's most precious gifts. - Bir öpücük yaşamın en değerli armağanlarından biridir.

armağan
gift

I cannot accept this gift. - Bu armağanı kabul edemem.

Yesterday is history, tomorrow is a mystery, but today is a gift. That is why it is called the present. - Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır.

armağan
present

I don't want a present, Dad. I just want you to come home. - Baba, armağan istemiyorum, sadece eve gelmeni istiyorum.

Few things can compare to the joy on your child's face as they open their Christmas presents. - Noel armağanlarını açarken çocuğunuzun yüzündeki sevinç ile kıyaslayabilecek çok az şey vardır.

armağan
{i} presentation
armağan
prize
armağan
favor
armağan
gift, present " hediye; award, prize" ödül
armağan
award, prize
armağan
{i} bestowal
armağan
{i} bounty
armağan
gratuity; presentation
armağan
bestowal; bounty
armağan
gift, present
armağanlar
Favorites