arkasından

listen to the pronunciation of arkasından
Turkish - English
1. from behind. 2. after. 3. while (one) is not present
after

Jane ran after the deer as fast as possible. - Jane geyiğin arkasından elinden geldiği kadar hızlı koştu.

A bunch of children ran after the rabbit. - Bir grup çocuk tavşanın arkasından koştu.

behind

The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him. - Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.

Don't say such a thing behind her back. - Onun arkasından böyle bir şey söyleme!

from behind
behind one's back
arka
back

I am told he has a broad back. - Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.

There is a church at the back of my house. - Evimin arkasında bir kilise var.

arka
rear

The hijackers moved to the rear of the plane. - Korsanlar uçağın arkasına ilerledi.

Tom noticed a police car in the rear-view mirror. - Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.

arkasından gelmek
come after
arkasından konuşmak
backbite
arkasından konuşmak
to backbite
arkasından bakmak
look behind
arkasından görünmek
to appear behind
arkasından koşmak
to run after
arkasından koşmak
to pursue (a person) to get a thing done
arkasından sürüklemek
to influence (someone) to follow or accompany, get (someone) to come along
arkasından teneke çalmak
1. to gossip about, run down. 2. to shout insults at (someone) as he leaves
arkasından çekiştirmek
to backbite
arka
{s} stern
arka
{i} backing
arka
posterior
arka
friend at court
arka
{s} tail

The tail at the rear of the plane provides stability. - Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.

Your right taillight is busted. - Sağ arka lamban patlamış.

arka
behind

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

The boy hid behind the door. - Çocuk, kapının arkasına saklandı.

arka
buttock
arka
(Tıp) superior

Sami felt a little bit superior to his friends. - Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.

arka
back board
arka
end

Applaud, friends, the comedy has ended. - Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.

I've decided to end our friendship. - Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.

arka
backside
arka
contuniation
arka
back-up
arka
dorsal
arka
the reverse
arka
aft

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

I've been to Osaka to ask after my sick friend. - Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.

birbiri arkasından
in rapid succession
birbiri arkasından
successively
hemen arkasından
(Konuşma Dili) on the heels of
arka
hind

A friend of mine can speak Hindi fluently. - Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.

The horse rose on its hind legs. - At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.

arka
tailback
arka
upholder
arka
rear of
arka
on back
arka
back side
arka
on the back of
arka
on the back
bir diğerinin arkasından gelen
from the back of another
hemen arkasından gelmek
To come from behind
arka
rump, buttocks, fanny
arka
dorso
arka
backer
arka
a back load (of something)
arka
back part, rear, back side, reverse
arka
rearward; stern
arka
situated in the tail or rear section
arka
support

I want to thank my friends and family for supporting me. - Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.

Her boyfriend was not supportive. - Erkek arkadaşı destekleyici değildi.

arka
back, rear; the reverse (side); continuation, sequel; support, back-up, backing; supporter, backer; backside, buttocks, behind; back; reverse; hind; posterior
arka
hind, back, posterior
arka
dors
arka
powerful friend, backer, supporter; pull, influence
arka
the space behind or beyond
arka
sequel, the remaining part
arka
backing; continuation; breech; supporter
arka
{i} small

A woman friend of ours took a trip to a small town last week. - Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.

We have a small backyard. - Bizim küçük bir arka bahçemiz var.

arka
reverse
arka
rearward
arka
{i} breech
arka
{i} continuation
arka
{i} supporter

Your father's friends aren't his only supporters. - Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.

He has a wealthy supporter behind him. - Arkasında zengin bir destekleyicisi var.

birbiri arkasından
one after another
perde arkasında/arkasından secretly, surreptitiously, behind
the scenes, backstage
perde arkasından
behind the scenes
perde arkasından yönetme
wirepulling
perde arkasından yönetmek
pull the wires
English - English

Definition of arkasından in English English dictionary

arka
sun, light; the Vedic hymn
arka
Essence, liquor, arrack
arka
'Arka' is one of the names of the deity of the sun, which is associated with the fire principle (tej) and the sense of sight (vision)
Turkish - Turkish
Birinin yokluğunda
arka
eğin
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Duvar içinde kerpiç ve taş arasına konulan ağaç
ARKA
(Osmanlı Dönemi) Çadıra diktikleri direk
Arka
peş
Arka
dal
Arka
mabat
Arka
akab
Arka
zahr
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman
arka
Otururken sırtın dayandığıyer
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston: "Memur olmak için büyük bir arka gerek."- H. R. Gürpınar
arka
Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi
arka
Otururken sırtın dayandığı yer: "Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu."- T. Buğra. İnsanın vücudu, bedeni: "Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı."- R. H. Karay
arka
Otururken sırtın dayandığı yer
arka
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı
arka
Art, peş
arka
Geçmiş, geride kalmış zaman: "Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti."- Y. K. Beyatlı
arka
Geri kalan bölüm, kısım
arka
Koruyucu, kayırıcı, iltimasçı, piston
arka
Geri kalan bölüm
arka
İnsanın vücudu, bedeni
arka
Arkada olan, arkada bulunan
arka
Mermer işletmeciliğinde taşın yüzüne paralel olan geri taraf
arkâ
(Osmanlı Dönemi) half
arkasından
Favorites