Definition of arkası in Turkish English dictionary
- (İnşaat) wake
- back of
Tom usually sits in the back of the classroom.
- Tom genellikle sınıfın arkasında oturur.
Black people had to sit in the back of the bus, or stand if the back was full.
- Siyah insanlar otobüsün arkasında oturmak ya da doluysa ayakta durmak zorunda kaldılar.
- sequel
- seq
- arka
- back
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
- arka
- rear
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
Please move to the rear of the bus.
- Lütfen otobüsün arkasına doğru ilerleyin.
- arkası olan
- backed
- arkası alınmak
- to be ended, be cut off, be stopped
- arkası açık iskarpin
- slingbacks
- arkası gelme
- subsequence
- arkası gelmek
- to continue
- arkası kesilmek
- to run out, be used up (and not replenished)
- arkası kesilmek
- to discontinue, to cease, to run out
- arkası kuvvetli
- heavyweight
- arkası kuvvetli kimse
- heavyweight
- arkası kısa ve küt araba
- hatchback
- arkası olmamak
- to be without influential friends, have no pull
- arkası pek
- having influence, having connections
- arkası sıra
- following, right after, on one's heels
- arkası var
- (for a newspaper serial) to be continued
- arkası var
- to be concluded
- arkası yarın
- cliffhanger
- arkası yere gelmemek
- not to be defeated
- arkası yufka
- 1. This is all there is. There's nothing to follow this (said when serving a one-course meal). 2. He's/She's wearing practically nothing (said of someone who is wearing thin clothes in cold weather). 3. He's/She's got no one substantial backing him/her
- arkası yüksek koltuk
- grandfather's chair
- arkası yüksek koltuk
- grandfather chair
- ardı arkası gelmeyen
- continual, never-ending
- ardı arkası kesilmeden
- incessantly
- ardı arkası kesilmemek
- to go on incessantly, to drag on/out
- ardı arkası kesilmeyen
- continual, everlasting
- ardı arkası kesilmeyen
- incessant
- artı arkası gelmemek
- not to come to an end
- arka
- {s} stern
- arka
- {i} backing
- arka
- posterior
- arka
- friend at court
- arka
- {s} tail
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
- arka
- behind
My cat purrs when I scratch behind his ears.
- Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- arka
- buttock
- arka
- (Tıp) superior
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
- arka
- back board
- arka
- end
I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
- Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
- arka
- backside
- arka
- contuniation
- arka
- back-up
- arka
- dorsal
- arka
- the reverse
- arka
- aft
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
I asked after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
- perde arkası
- backstage
- perde arkası
- (Tiyatro) back curtain
- sahne arkası
- (Tiyatro) skene
- arka
- hind
The horse rose on its hind legs.
- At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
- Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
- arka
- tailback
- arka
- upholder
- arka
- rear of
- arka
- on back
- arka
- back side
- arka
- on the back of
- arka
- on the back
- kamera arkası
- Backstage
- arka
- rump, buttocks, fanny
- arka
- dorso
- arka
- backer
- arka
- a back load (of something)
- arka
- back part, rear, back side, reverse
- arka
- rearward; stern
- arka
- situated in the tail or rear section
- arka
- support
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
- arka
- back, rear; the reverse (side); continuation, sequel; support, back-up, backing; supporter, backer; backside, buttocks, behind; back; reverse; hind; posterior
- arka
- hind, back, posterior
- arka
- dors
- arka
- powerful friend, backer, supporter; pull, influence
- arka
- the space behind or beyond
- arka
- sequel, the remaining part
- arka
- backing; continuation; breech; supporter
- arka
- {i} small
We have a small backyard.
- Bizim küçük bir arka bahçemiz var.
There's one small cat hiding behind the car.
- Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
- arka
- reverse
- arka
- rearward
- arka
- {i} breech
- arka
- {i} continuation
- arka
- {i} supporter
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- başın arkası
- back of the head
- defans arkası oyuncu
- sweeper
- kafanın arkası
- occiput
- kale arkası
- back-goal
- kıyı arkası
- (Askeri) back beach
- perde arkası
- backdrop
- perde arkası the hidden side of
- a matter
- saha arkası çit
- wall or some type of barrier which keeps a ball from going outside of an area of play
- saha arkası çit
- backstop
- sahne arkası
- upstage
- sahne arkası
- backstage
- sandâlye arkası örtüsü
- tidy
- sayfa arkası
- overleaf
- sayfanın arkası
- overleaf