Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Tom lisenin münazara takımına katıldı.
- Tom joined his high school's debate team.
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Bu görüşmenin saçma seviyesine yaklaştığını düşünüyorum.
- I think this debate is getting close to the level of the absurd.
Gerçekten bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't really want to debate this.
Tartışmak için zamanımız yok.
- We don't have time to debate.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.
Tartışmada onu tamamen yendim.
- I beat him completely in the debate.