Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
- Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?
- What is the value of an average home in your area?
O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- She stayed in that area for a short while.
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
- Research in this area is somewhat equivocal.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
Uzak bir yerde yaşıyorum.
- I live in a remote area.
My guts are a bit sore in that area.
The photo is a little dark in that area.
... the United States and in some cases, out, into Europe and out between rural areas and ...
... going and some areas around growing the game here? ...