aranıyor

listen to the pronunciation of aranıyor
Turkish - English
(Bilgisayar) seeking
(Bilgisayar) calling
(Bilgisayar) looking for
(Bilgisayar) looking
(Bilgisayar) finding
ara
{i} recess

May we have a short recess? - Kısa bir ara verebilir miyiz?

The judge called for a recess of two hours. - Yargıç iki saat ara verdi.

ara
{s} intermediary
ara
{i} break

She spoke for 30 minutes without a break. - O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m. - Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.

ara
{i} space

Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant. - Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.

Leave more space between the lines. - Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

ara
{f} search

They went in search of happiness. - Onlar mutluluğu aramaya gittiler.

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

ara
interval

The trees are planted at intervals of thirty meters. - Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.

Buses are running at 20 minute intervals. - Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.

ara
gap

There is a generation gap between them. - Onlar arasında kuşak farkı var.

The gap between rich and poor is getting wider. - Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.

ara
distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
ara
sought

They sought shelter from the rain. - Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.

He sought shelter from the rain. - O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.

ara
time out

Let's take time out to elaborate a strategy. - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.

ara
time, point in time
ara
interim

In the interim, please send all communications to Tom. - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.

ara
look for

Why don't you look for Tom? - Niçin Tom'u aramıyorsun?

Tom went out to look for something to eat. - Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.

ara
seek

Everybody has the right to seek happiness. - Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.

The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil. - Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.

ara
buffer

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

ara
footing
ara
relation

We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S. - Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.

Relations between us seem to be on the ebb. - Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.

ara
range

Prices range from one to five dollars. - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

ara
stop

A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation. - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.

Tom stopped looking for the treasure and went back home. - Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.

ara
margin

There is only a marginal difference between the two. - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

ara
half

Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book. - Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.

It took me an hour and a half to get there by car. - Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.

ara
(Bilgisayar) lookup
ara
leg

I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old. - On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.

Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs. - Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.

ara
middle

Our car broke down in the middle of the street. - Arabamız caddenin ortasında bozuldu.

Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops. - Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.

ara
pitch

The car went out of control and pitched headlong into the river. - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.

ara
(Mekanik) clearance
ara
cease

The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties. - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.

ara
(Mimarlık) partition

There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine. - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.

ara
comma

Please put a comma between the two main clauses. - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.

Do you know how to use these command line tools? - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?

ara
meanwhile

Meanwhile, time is running out. - Bu arada, zaman tükeniyor.

Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff. - Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.

ara
(Bilgisayar) place call
ara
terms

Are you on good terms with Tom? - Tom'la aranız iyi mi?

I hear you're on bad terms with Owen. - Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.

ara
(Bilgisayar) place a call
ara
discontinuation
ara
scrabble
ara
discontinuance
ara
interm

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

ara
{f} call

Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting. - Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.

Call me again in two days. - İki gün içinde beni yeniden ara.

ara
interstice
ara
interlude
ara
{f} searching

Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people. - Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

ara
pause

We should sometimes pause to think. - Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.

Let's take a pause. I cannot continue any longer. - Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.

ara
lapse
ara
seek for
ara
look up

I often look up words in that dictionary. - O sözlükte sık sık kelimeler ararım.

It is a good habit to look up new words in a dictionary. - Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.

ara
half time
ara
{f} seeking

Martin Luther King spent his life seeking justice. - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.

I came here seeking justice. - Buraya adalet aramak için geldim.

ara
interspace
ara
{f} ransacking
ara
{f} dial

The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later. - Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

In the case of fire, dial 119. - Yangın durumunda, 119'u arayın.

ara
search for

They did not have time to search for it. - Onu aramak için zamanları yoktu.

Tom will assist you in your search for Mary. - Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.

ara
ıntermediate
ara
look#for
ara
intermediate

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class. - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

ara
distance; break
ara
cessation
ara
distance (between two things)
ara
intermediary, intermediate
ara
intermission

It's almost intermission. - Gösterim arası olmak üzere.

It was raining all day long without intermission. - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

ara
chasm
ara
break (in a game); interlude; intermission
ara
interlocutory
ara
lull
ara
mediate

Interpreters mediate between different cultures. - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.

He mediated between the two parties. - O iki parti arasında aracılık yaptı.

ara
discontinuity
ara
interruption
ara
check

The rough terrain checked the progress of the hikers. - Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.

Let's divide the check between us. - Hesabı aramızda paylaşalım.

ara
time between two events, interval
ara
idle
ara
meso
ara
breathing space
ara
recessional
ara
relations (between people)
ara
space, spacing
ara
interregnum
ara
breather
ara
idler
ara
short break; discontinuance
ara
bye
ara
{i} truce
ara
abscission
ara
{i} spread

Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force. - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.

ara
quest

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

Buying such an expensive car is out of the question. - Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.

ara
tween
ara
(Nükleer Bilimler) interstitial
ara
{i} respite
ara
time lag
ara
{i} spacing

Tom is always spacing out in class. - Tom her zaman derse ara veriyor.

ara
{i} recreation

Every now and then, I play tennis for recreation. - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.

ara
surcease
ara
rootle
ara
drive

Sometimes she drives to work. - O bazen işe arabayla gider.

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

ara
forage
ara
{i} distance

Scientists can easily compute the distance between planets. - Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.

There is a distance of four fingers between the eyes and the ears. - Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.

eleman aranıyor
help wanted
personel aranıyor
help wanted
English - English

Definition of aranıyor in English English dictionary

ARA
Automotive Recyclers Association
ARA
Awards and Recognition Association
ARA
Aracruz Cellulose S.A
ARA
A prefix applied to ships operated by the Armada de la República Argentina (ARA)
ARA
Applied Research Associates
ARA
Australian Retailers Association
ARA
Australasian Railway Association
Ara
A constellation of the southern sky, said to resemble an altar
Ara
An appraisal designation for Accredited Rural Appraiser awarded by the American Society of Farm Managers and Rural Appraisers
Ara
AppleTalk Remote Access Protocol that provides Macintosh users direct access to information and resources at a remote AppleTalk site
Ara
AppleTalk Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available files, printers, servers, e-mail, and so on
Ara
The physical body
Ara
Apple Remote Access, a protocol allowing network access from Macintosh systems via dialup Now almost entirely obsolete
Ara
(Amateur Rowing Association) The governing body for rowing in England, responsible for organising the National Championships (NatChamps) http: //www ara-rowing org
Ara
Appleshare Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access A protocol (and product) that provides system-level support for dial-in (modem) connections to an AppleTalk network With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available services - files, printers, servers, e-mail, etc
Ara
Accounting Research Association
Ara
macaws
Ara
a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Ara
Apple Remote Access A software program from Apple Computer that allows one Mac to dial another Mac via a modem and, through AppleShare and/or Personal File Sharing, access local or network resources available to the "answering" Mac (Common resources include shared directories, servers, and printers ) Although I don't cover the issue much in this book, you can do some neat things with ARA and MacTCP
Ara
Apple Remote Access, a program to allow full access to the UVA network including IP and AppleTalk services (Novell file Servers) over a phone line from a Macintosh computer
Ara
a foot, (as a verb) to go
Ara
AppleTalk Remote Access, a protocol developed by Apple to allow PowerBook and Macintosh users to connect to an AppleTalk network over phone lines
ara
The Altar; a southern constellation, south of the tail of the Scorpion
ara
A name of the great blue and yellow macaw (Ara ararauna), native of South America
ara
macaws a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Turkish - Turkish

Definition of aranıyor in Turkish Turkish dictionary

ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Avlu
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Mıntıka, bölge
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Çıplaklık
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Geniş, çıplak arazi
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Komşuluk
Ara
antrakt
Ara
(Osmanlı Dönemi) MESAFE
Ara
(Hukuk) MABEYN
Ara
mabeyin
Ara
(Hukuk) FASILA
ara
Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
ara
Roma mimarlığında üzerinde kurban kesilen sunak
ara
Güney Amerika'da yaşayan bir cins papağan
ara
Fasıla
ara
Aralık
ara
Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi, haftaym
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
ara
Sunak takımyıldızının Latince adı
ara
Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
ara
Samimiyet
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
ara
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi: "Aralarına yabancı sokmak, nezaketsizlik olur."- M. Yesarî
ara
iri gövdeli bir papağan türü
ara
Papağan türleri
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi: "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler."- N. Cumalı
ara
Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre
ara
Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan
ara
(Osmanlı Dönemi) fâsıla
ÂRÂ
(Osmanlı Dönemi) f. Süsleyen. Bezeyen
English - Turkish

Definition of aranıyor in English Turkish dictionary

Ara
Sunak (takımyıldızı)
ara
sunak
ara
ar
aranıyor
Favorites