Definition of aralıklı in Turkish English dictionary
- intermittent
- sparse
- intermittent, periodic
- spasmodic
- discontinuous
- spaced out
- episodic
- scattered
- spaced; at intervals; intermittent
- fitful
- spaced, having intervals
- sporadic
- distent
- spaced
- spaced-out
- aralık
- space
- aralık
- gap
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
- aralıklı akım
- interrupted current
- aralıklı delgileme
- interstage punching
- aralıklı dikiş kaynağı
- stitch welding
- aralıklı dizme
- spacing
- aralıklı dizmek
- space
- aralıklı hizmet
- intermittent duty
- aralıklı olarak
- intermittently
- aralıklı olma
- sparsity
- aralıklı olma
- sparseness
- aralıklı olmak
- be intermittent
- aralıklı süreç
- (Ticaret) intermittent process
- aralıklı tarama
- interlaced scanning
- Aralık
- {i} December
There are 31 days in December.
- Aralıkta 31 gün vardır.
In December 1941, the United States was at war.
- Aralık 1941 yılında, Amerika Birleşik Devletleri savaştaydı.
- aralık
- interval
I visit my friend's house at intervals.
- Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.
The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
- aralık
- ajar
The door was left ajar.
- Kapı aralık bırakıldı.
Leave the door ajar when you go.
- Gittiğiniz zaman kapıyı aralık bırakın.
- aralık
- {i} separation
- aralık
- (Bilgisayar) range from
- aralık
- parenthesis
- aralık
- {i} aperture
- aralık
- {i} time
- aralık
- {i} hiatus
- aralık
- hall
- aralık
- clearance
- aralık
- gauge
- aralık
- (Bilgisayar) kern at
- aralık
- (Mekanik) gate
- aralık
- backlash
- aralık
- differential
- aralık
- interregnum
- aralık
- (Denizbilim) slit
- aralık
- between
The gap between them has narrowed.
- Onlar arasındaki aralık daraldı.
I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
- Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- aralık
- crack
Tom left the door open a crack.
- Tom kapıyı biraz aralık bıraktı.
- aralık
- separation; hiatus
- aralık
- remove
- aralık
- half-open
- aralık
- {i} rift
- aralık
- discontinuation
- aralık
- {i} break
- aralık
- intermission
- aralık
- spacing
- aralık
- interim
- aralık
- corridor
- aralık
- half open
- Aralık
- twelfth and final month of the Gregorian calendar
- aralık
- range
Even though Tom eats mostly junk food, he rarely gets sick and his BMI is in the normal range.
- Tom çoğunlukla abur cubur yese de, nadiren hastalanır ve Vücut Kitle İndeksi normal aralıktadır.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
- aralık
- discontinuanceation
- aralık
- band
- aralık
- Dec
He will be back a week from today, that is, on December 10.
- O, bugünden itibaren bir hafta sonra geri dönecek, yani, 10 Aralıkta.
Christmas Day is December 25th.
- Noel, 25 Aralık'tadır.
- aralık
- space, opening, interval, gap
- aralık
- lacuna
- aralık
- toilet, Brit. water closet
- aralık
- interstice
- aralık
- corridor; passageway
- aralık
- time, interval, moment
- aralık
- ajar, half open
- aralık
- gap , interval
- aralık
- space, opening, interval, gap, aperture; interval, moment; corridor, passageway; (ay) December; ajar, half-open
- aralık
- aperture; time; daylight; gangway; rift
- aralık
- interspace
- aralık
- mus. interval
- aralık
- span
- aralık
- juncture
- aralık
- {i} gangway
- aralık
- tone
- aralık
- (Nükleer Bilimler) clearence
- aralık
- {i} daylight
- çift aralıklı
- double spaced