A peacemaker was summoned.
- Bir arabulucu çağrıldı.
The tribe wasn't delighted about the advent of the peacemaker.
- Kabile arabulucunun gelişi hakkında memnun değildi.
His negotiators had disobeyed his orders.
- Onun arabulucuları onun emirlerine itaat etmedi.
Federal negotiators reached a compromise.
- Federal arabulucular uzlaşmaya vardılar.
Let's settle this issue without a mediator.
- Bir arabulucu olmadan bu sorunu halledelim.
Let's settle the matter without a mediator.
- Bir arabulucu olmadan meseleyi halledelim.
The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
- Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.