Definition of arabası in Turkish English dictionary
- (Ticaret) barrow el
- araba
- (Otomotiv) car
In America cars drive on the right side of the road.
- Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
- Marco'nun arabasının adı Thunder Gianttir.
- arazi arabası
- land-rover
- arazi arabası
- jeep
- arazi arabası
- jeep, land-rover
- at arabası
- coach
- araba
- {i} cart
Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
- Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
I saw a horse pulling a cart.
- Ben araba çeken bir at gördüm.
- araba
- motorcar
Selling motorcars is my business.
- Arabalar satmak benim işim.
- araba
- cartload, wagonload; truckload
- araba
- wheels (Slang); carriage
- araba
- auto
Thousands of Americans owned automobiles.
- Binlerce Amerikalı araba sahibiydi.
I was recently in an automobile accident.
- Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
- bebek arabası
- go cart
- araba
- car, automobile
- araba
- car, motorcar, auto, automobile; carriage, vehicle; cart, wagon
- at arabası
- cart
- at arabası tekerine dönmemesi için sokulan çomak
- spoke
- bebek arabası
- baby carriage
The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.
- Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.
- bebek arabası
- stroller
I saw Tom pushing a stroller down the sidewalk.
- Tom'un kaldırımdan aşağı bir bebek arabası ittiğini gördüm.
The stroller is in the baby's room.
- Bebek arabası çocuk odasında.
- el arabası
- cart
- katlanır bebek arabası
- stroller
- kısa mesafeli yarış arabası
- dragster
- oyuncak bebek arabası
- go cart
- yarış arabası
- go cart
- yük arabası
- trolley
- araba
- automobile
She was killed in an automobile accident.
- Bir araba kazasında hayatını kaybetti.
Thousands of Americans owned automobiles.
- Binlerce Amerikalı araba sahibiydi.
- aile arabası
- sedan
- aile arabası
- station wagon
- araba
- coach
He robbed the mail coach.
- O, posta arabasını soydu.
- araba
- vehicle
Fire engines have priority over other vehicles.
- İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.
This vehicle eventually became a successful family car.
- Bu araç sonunda başarılı bir aile arabası oldu.
- araba
- wheel
Steering wheels of American cars are on the left side.
- Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
Tom filled the wheelbarrow with sand.
- Tom el arabasını kum ile doldurdu.
- araba
- gharry; motor
- araba
- wagon
Does Tom still drive a station wagon?
- Tom hâlâ steyşın araba kullanıyor mu?
- araba
- auotomobile
- araba
- motor
Tom has three cars and a motorcycle.
- Tom'un üç arabası ve bir motosikleti var.
Felipe has two cars and one motorcycle.
- Felipe'nin iki arabası ve bir motosikleti var.
- araba
- trolley
- araba
- wain
- araba
- moving conveyor
- araba
- cab
Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
- Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- araba
- auto-
- bagaj arabası
- van
- bebek arabası
- perambulator
- bebek arabası
- go-cart
- bebek arabası
- pushchair
- bebek arabası
- carriage
- bebek arabası
- push chair
- bebek arabası
- pram
- bebek arabası
- pusher
- bebek arabası
- baby buggy
- binek arabası
- (Otomotiv) private car
- istifleme arabası
- fork lift truck
- kira arabası
- hackney coach
- kira arabası
- hackney carriage
- oyuncak bebek arabası
- go-cart
- posta arabası
- mail car
- torna arabası
- (Mekanik) carriage
- araba
- carriage, wagon, cart
- araba
- carriage
Every once in a while, a carriage passed by me.
- Arada bir yanımdan bir araba geçti.
Precisely at nine o'clock came the Princess in the carriage with four horses.
- Prenses saat tam dokuzda dört atlı arabasıyla geldi.
- tay tay arabası
- go cart
- alışveriş arabası
- Shopping cart
- araba
- {i} gharry
- at arabası
- Coach, cart, carriage
- polis arabası
- police cars
- temizlik arabası
- cleaning trolley
- yarış arabası
- bolide
- alet arabası
- tool trolley
- araba
- autocar
- araba
- conveyance
- araba
- rickshaw
- at arabası
- hack
- at arabası tekerleği
- cartwheel
- atlı konak arabası
- equipage
- atlı posta arabası
- diligence
- bando arabası
- bandwagon
- baskı arabası
- printing car
- bebek arabası koltuğu
- baby car seat
- bebek arabası kullanmak
- push a pushchair
- bebek arabası kullanmak
- push along a pushchair
- binek arabası
- (Hukuk) passenger car
- binek arabası
- a) carriage b) passenger car
- binek arabası
- carriage or wagon drawn by animals
- binek arabası
- carriage
- binek arabası (körüksüz)
- saloon
- bobin arabası
- (Tekstil) thread stand
- cankurtaran arabası
- ambulance
- cenaze arabası
- hearse
The hearse was drawn by eight black horses.
- Cenaze arabası sekiz siyah at tarafından çekildi.
Who was driving the hearse?
- Cenaze arabasını kim kullanıyordu?
- cephane arabası
- tumbrel
- cephane arabası
- caisson
- cephane arabası
- ammunition wagon
- cephane arabası mil. caisson
- (a vehicle)
- delme arabası
- wagon-drill
- demiryolu arabası
- gon
- demiryolu arabası
- gondola car
- devriye arabası
- prowl car
- devriye arabası
- patrol car
- domuz arabası
- truck, low four-wheeled vehicle
- el arabası
- drag
- el arabası
- handcart
- el arabası
- wheelbarrow
She stumbled over a wheelbarrow.
- O bir el arabası üzerine tökezledi.
The thieves used a wheelbarrow to transport the giant gold coin to nearby Monbijou Park.
- Hırsızlar, devasa altın madalyonu yakındaki Monbijou Park'a taşımak için bir el arabası kullandılar.
- el arabası
- pushcart
- el arabası
- wheelbarrow, barrow, truck, handcart, cart
- el arabası
- barrow
- el arabası
- truck
Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşunun çiftliğinden bir el arabası çaldı.
- emniyet arabası
- paddy wagon
- gezi arabası
- tourer
- gezinti arabası
- jaunting car
- gezinti arabası
- touring car
- golf arabası
- golfcart
- golf arabası
- golf cart
Tom drove his golf cart into a sand trap.
- Tom golf arabasını bir kum kapanına sürdü.
Tom got in the golf cart.
- Tom golf arabasına bindi.
- hafif gezinti arabası
- calash
- hafif gezinti arabası
- chaise
- hapishane arabası
- black maria
- hortum arabası
- hose truck
- iki tekerlekli at arabası
- sulky
- iki tekerli at arabası
- dogcart
- iki tekerli at arabası
- jaunting car
- istif el arabası
- (Askeri) hand lift truck
- itfaiye arabası
- engine
The fire engine is on its way.
- İtfaiye arabası yolda.
A crowd soon gathered around the fire engine.
- Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- itfaiye arabası
- fire engine
The fire engine is on its way.
- İtfaiye arabası yolda.
A crowd soon gathered around the fire engine.
- Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.
- kamera arabası
- camera car, camera dolly
- kamp arabası
- camper
- kar arabası
- snowmobile
He bought himself a snowmobile.
- O kendine bir kar arabası satın aldı.
Tom's snowmobile is broken.
- Tom'un kar arabası kırık.
- katlama arabası
- folding truck
- kaydırma arabası
- camera car, dolly
- keşif arabası
- reconnaissance car
- kira arabası
- hackney
- kira arabası
- hackney carrriage
- kiralık at arabası
- remise
- kum arabası
- beach buggy
- kumanda arabası
- (Havacılık) control car
- kumandan arabası
- staff car
- kumsal arabası
- dune buggy
- kupa arabası
- brougham
- körüklü gezinti arabası
- Victoria
- lapa arabası
- masscuite wagon
- maden ocağı arabası
- tram
- maden ocağı arabası
- Bogie
- market arabası
- grocery cart
- menzil arabası
- stagecoach
- mikrofon arabası
- microphone boom
- motosiklet yan arabası
- sidecar
- muhacir arabası
- a kind of covered wagon
- ocak arabası
- mine car
- oyuncak bebek arabası
- walking chair
- paletli kar arabası
- weasel
- pazar arabası
- shopping trolley
- plaj arabası
- dune-buggy
- plaj arabası
- beach buggy
- plaj arabası
- beach-buggy
- polis arabası
- prowl car
- polis devriye arabası
- scout car
- polis devriye arabası
- panda car
- posta arabası
- mail cart
- posta arabası
- coach
He robbed the mail coach.
- O, posta arabasını soydu.
- posta arabası
- mailcoach
- posta arabası
- stagecoach
- posta arabası sürücüsü
- postilion
- posta arabası sürücüsü
- (atta) postillion
- saltanat arabası
- state carriage
- saray arabası
- palace car
- savaş arabası
- combat car
- sedye arabası
- stretcher carriage
- servis arabası
- dinner trolley
- servis arabası
- dumb waiter
- servis arabası
- 1. vehicle operated by a business or government office to convey its employees to or from work. 2. school bus
- servis arabası
- serving cart
- servis arabası
- dinner wagon
- servis arabası
- service car
- servis arabası
- service trolley
- seslendirme arabası
- recording car
- seslendirme arabası
- recording van
- seyyar satıcı arabası
- apple chart
- seyyar satıcı arabası
- pushcart
- seyyar satıcının arabası
- applecart
- sulama arabası
- sprinkling truck, street sprinkler
- sulama arabası
- watering cart
- sırım arabası
- horsedrawn wagon whose body is suspended by leather straps
- tamir arabası
- repair track
- taş arabası
- slang dull and stupid person, blockhead, dodo
- tenteli at arabası
- tilt cart
- tomruk arabası
- log carrier beam
- tomruk arabası
- log carriage
- top arabası
- gun carriage
- top arabası
- 1. gun carriage. 2. slang testicles, balls, nuts
- top arabası mahmuzu
- spade
- top arabası ön parçası
- limber
- tramvay arabası
- trolley car
- tutuklu nakil arabası
- patrol wagon
- tutukluların taşındığı polis arabası
- paddy wagon
- yarış arabası
- (ufak) go kart
- yarış arabası
- racer
- yarış arabası
- kart
- yolcu arabası
- gharry
- yük arabası
- 1. vehicle used for moving or transporting things. 2. (horse-drawn) wagon (for transporting things)
- yük arabası
- wagon
- yük arabası
- dray
- yük arabası
- wain
- yük arabası
- waggon
- yük arabası
- dray chart
- yük arabası kullanan kimse
- carter
- yürüme arabası
- walker
- yürüme arabası
- go cart
- çocuk arabası
- go cart
- çocuk arabası
- pram, pushchair, perambulator, baby buggy, baby carriage, stroller
- çocuk arabası
- perambulator
- çocuk arabası
- buggy
- çocuk arabası baby carriage, baby buggy, Brit
- pram, perambulator
- çöp arabası
- dustcart, garbage truck
- çöp arabası
- garbage truck
- çöp arabası
- dust cart
- çöp arabası garbage truck, Brit
- dustcart
- öküz arabası
- oxcart
- öküz arabası
- ox-cart
- öküz arabası gibi very slowly
- at a snail's pace
- öküz arabası ile göç etmek
- trek