Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
- Sami didn't deserve to die in this appalling way.
O, korkunç şeyler söylüyor.
- He says appalling things.
Çevrenin tahribi dehşet vericidir.
- The destruction of the environment is appalling.
Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.
- I was appalled by her lack of good manners.
Az önce gördüğüm şeyden şok oldum ve dehşete düştüm.
- I am shocked and appalled at what I have just seen.
That was an appalling waste of money.