Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
- I can't promise anything, but I'll do my best.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That'll change nothing.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Senin için her şeyi yapacağım.
- I will do anything for you.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- She knows nothing about your family.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That will change nothing.
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Utanacak hiç bir şeyin yok.
- You have nothing to be ashamed of.
Çaba olmadan hiç bir şey kazanılamaz.
- Nothing can be gained without effort.
Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
- I am quite willing to do anything for you.
Maddenin esas olarak hiçlikten oluşmaktadır.
- Matter is composed chiefly of nothing.
Akıllı insanlar hiçlikten nasıl para kazanılacağını bilirler.
- Clever people know how to make money out of nothing.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Ya hepsi, ya da hiçbiri.
- It's either everything or nothing.
Misako hakkında hiç bir şey duydun mu?
- Do you ever hear anything about Misako?
Hiç bir şeyi asla önceden tahmin edemem.
- I can never predict anything.
Senin değerin sıfırdan daha az.
- You're worth less than nothing.
Son puan iki sıfırdı.
- The final score was two to nothing.
Ben bu kitabı boşuna aldım.
- I got this book for nothing.
Ben armutları boşuna aldım.
- I got the pears for nothing.
O eski köyde asla hiçbir şey olmaz.
- Nothing ever happens in that old village.
Hiçbir şey tesadüfen olmaz.
- Nothing happens by chance.
Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
- Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
Hiçbir şey asla değişmez.
- Nothing ever changes.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
I didn't see nothing. .
He eats nothing more than fruit.
- He doesn't eat anything except fruit.
I know nothing about her.
- I don't know anything about her.
That isn't anything like a car.
I would not do it for anything.
... 20 times faster than anything else out there. ...
... in space, but I don't think there's anything ...