O, gerçekten kışkırtıcı bir soru.
- That's a really provocative question.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary is wearing provocative clothing.
Sami, Leyla'dan kendisine ait tahrik edici resimler çekmesini istedi.
- Sami wanted Layla to take provocative pictures of herself.