English - Turkish
Definition of any plant or flower of the genus viola, of many species in English Turkish dictionary
- violet
- {i} menekşe
Eğer mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, menekşe alırsınız.
-If you mix blue and red, you get violet.
O, menekşe gözlü kadınlardan hoşlanıyor.
-He likes women with violet eyes.
- violet
- eflatun
Eflatun rengini severim.
-I like the color violet.
- violet
- güvez
- violet
- menekşe renginde
- violet
- {s} mor
O, mor gözlü kadınlardan hoşlanıyor.
-He likes women with violet eyes.
Gökkuşağının görünür renkleri kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mordur.
-The visible colors of the rainbow are red, orange, yellow, green, blue, indigo, and violet.
- violet
- (Tıp) Bir spektromda en çok kırılmaya uğrayan uçtaki renk
- violet
- {i} menekşe rengi
Menekşe menekşe rengidir.
-The violet is violet.
- violet
- violet rays mor ışınlar
- violet
- Viola odorata
- violet
- (isim) menekşe, mahçup kimse, utangaç kimse, mor
- violet
- {i} (Botanik) menekşe
- violet
- {s} menekşe renkli
- violet
- shrinking violet utangaç kimse
- violet
- (Tıp) menekşe rengi, mor boya
- violet
- mor renk/menekşe
- violet
- gökkuşağındaki en kısa ışınlar
Related Terms
English - English
Definition of any plant or flower of the genus viola, of many species in English English dictionary
- violet
any plant or flower of the genus viola, of many species
Hyphenation
a·ny plant or Flow·er of the ge·nus viola, of ma·ny spe·ciesPronunciation
Resimler
Favorites