any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else

listen to the pronunciation of any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else
English - Turkish

Definition of any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else in English Turkish dictionary

another
{s} öbür
another
başka

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi. - Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Çin'de başka bir arkadaşım var. - I have another friend in China.

another
bir daha

Onu bir daha deneyeceğiz. - We're going to give it another try.

Tom resme bir daha baktı. - Tom took another look at the picture.

another
{s} farklı

Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir. - When a word is borrowed from another language, it frequently begins by having the same meaning; but with continued use in both languages, the now separate words may accrete disparate connotations.

Bu, farklı bir çift ayakkabı. - This is an another pair of shoes.

another
{s} bir (şey) daha: another match bir kibrit daha
another
{s} ayrı

O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak. - She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.

Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok. - For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.

another
{s} başka, başka bir: another time başka sefer
another
başka bir tane

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

Bu kitabı başka bir tanesiyle değiştirmek istiyorum. - I'd like to exchange this book for another one.

another
bir tane daha

Lütfen bana başka bir tane daha gösterin. - Please show me another one.

O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı. - He finished the beer and ordered another.

another
{s} bir, ikinci bir: This is going to be
another
başka biri

Başka biri için yer var mı? - Is there space for another person?

Sen kendi suçlarını hatırladığında, başka birininkini unutursun. - When you remember your own crimes, you forget another's.

another
başka (bir)
another
sair
another
bir (şey) daha
another
bir başka

Onlar bunu bir başka gün bitirecekler. - They'll finish this another day.

Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu. - Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.

another
başkası

Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster. - I don't like this. Show me another.

Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir. - If a tree dies, plant another in its place.

another
diğeri

Bir gün geçti. Sonra diğeri. - One day passed. Then another.

O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar. - He frequently jumps from one topic to another while he is talking.

another
öbürü
another
başka birisi

Fadıl asla başka birisine zarar veremez. - Fadil can never hurt another person.

another
(sıfat) başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
English - English
another
any or some; any different person, indefinitely; anyone else; someone else

    Hyphenation

    a·ny or some; a·ny dif·fer·ent person, indefinitely; a·ny·one else; some·one else

    Pronunciation

Favorites