English - Turkish
Definition of any bundle of nerve fibers running to various organs and tissues of the body in English Turkish dictionary
- nerve
- {i} sinir
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
-I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
On iki çift kranial sinir vardır.
-There are twelve pairs of cranial nerves.
- nerve
- (Tıp) Sinir, veter, asap, nervus
- nerve
- {i} asap
- nerve
- {i} cüret
Tom onu tekrar yapmaya cüret etmedi.
-Tom didn't have the nerve to do it again.
Beni görmezden gelmeye cüret etmelisin.
-You must have some nerve to ignore _me_.
- nerve
- yüzsüzlük
- nerve
- nerve oneself metanetini takınmak
- nerve
- arsızlık
- nerve
- damar/cesaret/sinir
- nerve
- {f} guçlendirmek
- nerve
- kanat veya yaprak damarı
- nerve
- {i} soğukkanlılık, cesaret
- nerve
- {i} damar (yaprak)
- nerve
- {f} cesaret vermek
- nerve
- nerve agent sinirleri altüst edenn
- nerve
- sinirlere hakim olma
- nerve
- (isim) asap, sinir, cüret, yüzsüzlük, cesaret, soğukkanlılık, çaba, gayret, damar (yaprak)
Related Terms
any bundle of nerve fibers running to various organs and tissues of the body
Hyphenation
a·ny bun·dle of nerve fibers run·ning to va·ri·ous organs and tissues of the bo·dyTurkish pronunciation
eni bʌndıl ıv nırv faybırz rʌnîng tı veriıs ôrgınz ınd tîşuz ıv dhi bädiPronunciation
/ˈenē ˈbəndəl əv ˈnərv ˈfībərz ˈrənəɴɢ tə ˈverēəs ˈôrgənz ənd ˈtəsʜo͞oz əv ᴛʜē ˈbädē/ /ˈɛniː ˈbʌndəl əv ˈnɜrv ˈfaɪbɜrz ˈrʌnɪŋ tə ˈvɛriːəs ˈɔːrɡənz ənd ˈtɪʃuːz əv ðiː ˈbɑːdiː/
Resimler
Favorites