any body of water, such as a river or a lake

listen to the pronunciation of any body of water, such as a river or a lake
English - Turkish

Definition of any body of water, such as a river or a lake in English Turkish dictionary

water
su
water
{f} ıslatmak
water
{i} sıvı

Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir. - Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.

Su sıvıdır. Donduğu zaman, katılaşır. - Water is liquid. When it freezes, it becomes solid.

water
baraj

Barajda fazla su var mı? - Is there much water in the dam?

Bu baraj su ve elektrik ihtiyacımızı karşılar. - This dam supplies us with water and electricity.

water
sarnıç
water
suvarmak
water
kabarma
water
ipek harelemek
water
göz sulanmak
water
ağız sulanmak
water
(Tekstil) 1. su 2. harelemek(ipek)
water
{f} su katmak
water
gölet

Gölette çok az su var. - There is little water in the pond.

Gölette neredeyse hiç su yok. - There's almost no water left in the pond.

water
kumaşın şanjanı
water
(sıfat) suluboya, su
water
{f} (koyun, inek v.b.'ne) su vermek, -i suvarmak
water
{f} sulanmak
water
{f} yaşarmak
water
gölek
water
{i} su birikintisi

Tom bir su birikintisi içinde yürüdü. - Tom stepped in a puddle of water.

Geçen bir araç bir su birikintisine çarptı ve üstüme su sıçrattı. - A passing car hit a puddle and splashed water all over me.

English - English
water

He maketh me to lie down in green pastures: he leadeth me beside the still waters. —Psalms 23:2.

any body of water, such as a river or a lake
Favorites