Her halükârda o senin ağabeyin.
- In any case, he's your big brother.
Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Her zaman bana uygun olacaktır.
- Any time will suit me.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I cannot stand his arrogance any longer.
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I can't stand his arrogance any longer.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.
- I tried to give her some money, but she wouldn't take any.
Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
Başka sürprizler istemiyorum.
- I don't want any more surprises.
Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
- I won't answer any more questions right now.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
- No one speaks this language anymore.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
- Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Herhangi birisi Tom'u gördü mü?
- Has anybody seen Tom?
Herhangi birisi olan herkes oradaydı.
- Everybody who was anybody was there.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
O artık öfkesini tutamadı.
- He couldn't hold his temper any longer.
Ben onu onun beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like him any more than he likes me.
Ben pizzayı spagettiyi sevdiğimden daha çok sevmiyorum.
- I don't like pizza any more than I like spaghetti.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Tom Boston'da gerektiğinden daha fazla zaman geçirmek istemedi.
- Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
Bunların arasından herhangi birini seç.
- Choose any one from among these.
anyone with any sense, had already left town.
Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.
- Well, yes, but I don't want anyone to know.
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
- Anyway, you'll never know.
Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
- Anyway, I know you must be busy, so let me go.
Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
- I want some potatoes. Do you have any?
Birkaç günlüğüne hiçbir şey yememek veya içmemek ölümle sonuçlanabilir.
- Not eating or drinking anything for a couple of days may result in death.
Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi
- Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name.
Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Some people don't believe in any religion.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
- I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
- Markku at any rate is not to blame.
Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
- At any rate, we can't change the schedule.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
- In any case, catch the train tomorrow.
Ne pahasına olursa olsun amacımıza ulaşmalıyız.
- We must achieve our aim at any price.
Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
- He is determined to succeed at any price.
Demlikte neredeyse hiç kahve yok.
- There's hardly any coffee left in the pot.
Onun seçimi kazanacağına dair neredeyse hiç umut yok.
- There's hardly any hope that he'll win the election.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
It won't do you any good.
Any may apply.
I wasn't any too easy in my mind.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
This wasn't just any old fan, but the president of his local fan club.
Any way you slice it, we have to get out of here and we have to take him with us.
Jim broke the window — or maybe it was John? At any rate, the window’s broken now.
Are you by any chance looking for a new staff member?.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
H. T. Webster's comic strip, The Timid Soul, in the Oakland Tribune of September 10, 1950 used the tendency to repeat worn phrases as the subject for the hero's good intentions. The following are recorded: . . . Don't take any wooden nickels.
Are you getting any?.
Though unusual in the Dublin area he knew that it was not by any means unknown for desperadoes who had next to nothing to live on to be abroad waylaying and generally terrorising peaceable pedestrians by placing a pistol at their head.
Few if any pianists have performed the Grieg concerto with such sensitivity.
... I cannot reduce the burden paid by high-income Americans. So any ' any language to the ...