Her halükârda o senin ağabeyin.
- In any case, he's your big brother.
Her halükarda, gideceğiz.
- In any case, we'll go.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I can't stand his arrogance any longer.
Tom Mary'nin davranışını daha fazla görmemezlikten gelemeyeceğini söylüyor.
- Tom says he can't ignore Mary's behavior any longer.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Biraz Fransız şarabın var mı?
- Do you have any French wine?
Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
Başka sürprizler istemiyorum.
- I don't want any more surprises.
Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
- I won't answer any more questions right now.
Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
- No one speaks this language anymore.
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Herhangi birisi Tom'u gördü mü?
- Has anybody seen Tom?
Cevaplayabilecek herhangi birisi var mı?
- Is there anyone who can answer?
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I cannot stand his arrogance any longer.
Ben onu onun beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like him any more than he likes me.
Ben pizzayı spagettiyi sevdiğimden daha çok sevmiyorum.
- I don't like pizza any more than I like spaghetti.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
- I can't stand this pain any more.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.
- Let's take a short rest here. My legs are tired and I can't walk any more.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!
anyone with any sense, had already left town.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Herhangi biri onu yapabilir.
- Anyone could do that.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
- Give help to anyone who needs it.
Her neyse, ben sizin meşgul olmak zorunda olduğunuzu biliyorum, bu yüzden gideyim.
- Anyway, I know you must be busy, so let me go.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
- Anyway, you'll never know.
Birkaç gün bir şey yememelisin.
- You must not eat anything for a few days.
İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.
- If you have any interesting books, lend me some.
Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi
- Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name.
Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Some people don't believe in any religion.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Bügün daha iyi hissediyormusun?
- Do you feel any better today?
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
- Markku at any rate is not to blame.
Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
- At any rate I will go out when it stops raining.
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Ne olursa olsun, varsayımında hatalısın.
- In any case, you are wrong in your conjecture.
Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
- I wouldn't sell that at any price.
Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
- He is determined to succeed at any price.
Demlikte neredeyse hiç kahve yok.
- There's hardly any coffee left in the pot.
Neredeyse hiç param kalmadı.
- I have hardly any money left.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
It won't do you any good.
Any may apply.
I wasn't any too easy in my mind.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
This wasn't just any old fan, but the president of his local fan club.
Any way you slice it, we have to get out of here and we have to take him with us.
Jim broke the window — or maybe it was John? At any rate, the window’s broken now.
Are you by any chance looking for a new staff member?.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
H. T. Webster's comic strip, The Timid Soul, in the Oakland Tribune of September 10, 1950 used the tendency to repeat worn phrases as the subject for the hero's good intentions. The following are recorded: . . . Don't take any wooden nickels.
Are you getting any?.
Though unusual in the Dublin area he knew that it was not by any means unknown for desperadoes who had next to nothing to live on to be abroad waylaying and generally terrorising peaceable pedestrians by placing a pistol at their head.
Few if any pianists have performed the Grieg concerto with such sensitivity.
... I cannot reduce the burden paid by high-income Americans. So any ' any language to the ...