Her halükarda, gideceğiz.
- In any case, we'll go.
Her halükârda o senin ağabeyin.
- In any case, he's your big brother.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Lütfen her zaman beni görmeye gelebilirsin.
- Please come and see me any time.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I cannot stand his arrogance any longer.
O gürültüye daha fazla dayanamadım.
- I couldn't put up with that noise any longer.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
Biraz Fransız şarabın var mı?
- Do you have any French wine?
Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
- I won't answer any more questions right now.
Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
- Be happy and don't ask any more questions...that is best.
Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Odada hiç kimse yoktu.
- There was hardly anyone in the room.
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Is there anyone else wanting to eat?
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Herhangi birisi Tom'u gördü mü?
- Has anybody seen Tom?
Herhangi birisi Tom'la konuştu mu?
- Has anybody talked to Tom?
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I cannot stand his arrogance any longer.
Ben artık onun zorbalığına katlanamam.
- I can't put up with his violence any longer.
Ben onu onun beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like him any more than he likes me.
Seni senin beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like you any more than you like me.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
- I can't stand this pain any more.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Tom Boston'da gerektiğinden daha fazla zaman geçirmek istemedi.
- Tom didn't want to spend any more time than necessary in Boston.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
- Any one of us could do it.
anyone with any sense, had already left town.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Her neyse, ben elimden geleni yaptım.
- Anyway, I did my best.
Her neyse, daha fazla zamanını almayacağım.
- Anyway, I won't take up any more of your time.
Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
- I want some potatoes. Do you have any?
Birkaç gün bir şey yememelisin.
- You must not eat anything for a few days.
Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi
- Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name.
Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
- Some people don't believe in any religion.
Eğer herhangi bir sayıyı sıfıra bölerseniz, sonuç tanımsızdır.
- If you divide any number by zero, the result is undefined.
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
- I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
Bügün daha iyi hissediyormusun?
- Do you feel any better today?
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
- At any rate I will go out when it stops raining.
Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
- At any rate, we can't change the schedule.
Ne olursa olsun, varsayımında hatalısın.
- In any case, you are wrong in your conjecture.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Bu her ne pahasına olursa olsun satılık değil.
- This isn't for sale at any price.
Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
- I wouldn't sell that at any price.
Demlikte neredeyse hiç kahve yok.
- There's hardly any coffee left in the pot.
Onun seçimi kazanacağına dair neredeyse hiç umut yok.
- There's hardly any hope that he'll win the election.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
It won't do you any good.
Any may apply.
I wasn't any too easy in my mind.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
This wasn't just any old fan, but the president of his local fan club.
Any way you slice it, we have to get out of here and we have to take him with us.
Jim broke the window — or maybe it was John? At any rate, the window’s broken now.
Are you by any chance looking for a new staff member?.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
H. T. Webster's comic strip, The Timid Soul, in the Oakland Tribune of September 10, 1950 used the tendency to repeat worn phrases as the subject for the hero's good intentions. The following are recorded: . . . Don't take any wooden nickels.
Are you getting any?.
Though unusual in the Dublin area he knew that it was not by any means unknown for desperadoes who had next to nothing to live on to be abroad waylaying and generally terrorising peaceable pedestrians by placing a pistol at their head.
Few if any pianists have performed the Grieg concerto with such sensitivity.
... I cannot reduce the burden paid by high-income Americans. So any ' any language to the ...