Herkes endişeyle bekliyor.
- Everyone is waiting anxiously.
Tom endişeyle etrafına bakındı.
- Tom anxiously looked around.
Kocasının dönüşünü hevesle bekledi.
- She waited eagerly for her husband's return.
Tom ona verdiğim elmayı hevesle yedi.
- Tom eagerly ate the apple I gave him.