Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.
- Tom didn't know how to reply.
Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
- I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
Yanıtınız için teşekkür ederim.
- Thank you for your reply.
Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
- I plan to reply to his letter right away.
Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
- Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
Bu mektubu yanıtlamak zorundayım.
- I have to reply to this letter.
Son mektubunu yanıtlamaktan mutluyum.
- I am happy to reply to your last letter.
Lütfen teleksle cevaplayın.
- Please reply by telex.
Onun mektubunu cevaplamalı mıyım?
- Should I reply to his letter?
O, cevap vermek için çok fazla sinirli olduğu için yere baktı.
- Being too nervous to reply, he stared at the floor.
Üzgünüm, Esperanto cevap vermek için hâlâ yeterince bilmiyorum.
- Sorry, I still don't know enough to reply in Esperanto.
I would appreciate a reply as soon as possible.
- Ich wäre froh, wenn Sie mir so früh wie möglich antworten würden.
His reply was in effect a refusal.
- Seine Antwort war in Wirklichkeit eine Absage.