He looks just like his mother.
- Tıpkı annesine benziyor.
He never fails to write to his mother every week.
- O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
My mother's father is my maternal grandfather.
- Annemin babası, anne tarafından dedemdir.
Maternal love is the greatest thing.
- Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
My mum likes tea very much.
- Annem çayı çok sever.
You speak like your mum.
- Annen gibi konuşuyorsun.
Mummy, where's my hanky?
- Anne, mendilim nerede?
Mummy, could you give me money to buy sweets?
- Anne, bana şekerleme satın almam için para verebilir misin.
Mom made a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için bir pasta yaptı.
Mom was busy with her sewing.
- Annem dikiş işleriyle meşguldü.
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
Mama, Tom won't gimme back my toy!
- Anne, Tom benim oyuncağımı geri vermeyecek!
Mama had a crippled face.
- Anne felçli bir yüze sahipti.
Your mamma's so fat, she'd break London Bridge.
- Senin annen o kadar şişmanki, Londra Köprüsü'nü çökertiyordu.
Mammy, you are an exploiter!
- Anne, sen bir sömürücüsün!
How many eggs did mammy buy?
- Annen kaç tane yumurta aldı?
This is his maternal grandfather.
- Bu onun anne tarafından büyük babası.
Mary is on maternity leave.
- Mary annelik iznindedir.
Oh, it makes such a difference. It looks so much nicer. When you hear a name pronounced can't you always see it in your mind, just as if it was printed out? I can, and A-n-n looks dreadful, but A-n-n-e looks so much more distinguished. --.