International disputes must be settled peacefully.
- Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
I would like you to stop personalizing disputes.
- Kişiselleşen anlaşmazlıkları durdurmanı istiyorum.
There is a great conflict between religion and science.
- Din ve bilim arasında büyük bir anlaşmazlık vardır.
There had never been a conflict between Dan and Linda.
- Dan ve Linda arasında bir anlaşmazlık vardı.
Tom and I had a disagreement.
- Tom ve ben bir anlaşmazlık yaşadık.
There's no disagreement here.
- Burada bir anlaşmazlık yok.
There was a controversy about the location of the new school.
- Yeni okulun yeri ile ilgili anlaşmazlık vardı.
There was a dispute about our bill.
- Yasa tasarımız hakkında bir anlaşmazlık vardı.
Industrial disputes are still a problem.
- Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.
A deep rift opened up between them.
- Onlar arasında derin bir anlaşmazlık açıldı.
I am writing a thesis about international disputes after World War II.
- II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.
Industrial disputes are still a problem.
- Endüstriyel anlaşmazlıklar hala bir sorundur.
There's been a lot of discord in the office lately.
- Son zamanlarda ofiste birçok anlaşmazlık oldu.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
He is always at odds with his boss.
- O her zaman patronuyla anlaşmazlık içinde.