Apparently, the meeting will be in Tom's office.
- Anlaşılan, toplantı Tom'un ofisinde olacak.
Apparently that shabby flat is vacant.
- Anlaşılan o eski püskü daire boş.
Music is a language understood by all humans.
- Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
Evidently, it's going to rain tomorrow.
- Anlaşılan, yarın yağmur yağacak.
Evidently, it's going to rain tomorrow.
- Anlaşılan, yarın yağmur yağacak.
Attempts to negotiate a peace treaty failed.
- Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.
The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
- Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
I happen to agree with Tom.
- Tom'la tesadüfen anlaşıyorum.
Tom and I usually agree with each other.
- Tom ve ben genellikle birbirlerimizle anlaşırız.