Bu antika masa hala kullanımda.
- This ancient table is still in use.
Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.
- They found an ancient bowl from 2,000 years ago.
Çok eski bir fener satın aldım.
- I bought an ancient lamp.
Arkeologlar çok eski zamanlardan kalma bir ejderhanın kemiklerini buldu.
- The archeologists found the bones of an ancient dragon.
Babam antik tarihle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.
Achilles antik bir Yunan kahramanıydı.
- Achilles was an ancient Greek hero.
Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
Eski Yunanlar güneş sistemi hakkında bizim bildiğimiz kadar çok şey biliyorlardı.
- The ancient Greeks knew as much about the solar system as we do.
Babam antik tarihle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.
Eski zamanlarda insanlar dünyanın düz olduğuna inanıyordu.
- In ancient times people believed that the earth was flat.
İnsanlar eski zamanlardan beri kendi yolunu bulmak için göklere baktı.
- Humans have looked to the skies to find their way since ancient times.
an ancient forest.
an ancient empire.
I got all things ready as he had directed, and waited the next morning with the boat washed clean, her ancient and pendants out, and everything to accommodate his guests.
The anciently written inscriptions in the pyramids can still be read.
... And thanks to the decayed remains of ancient ferns, ...
... it stretches over almost too good moments with ancient thermal baths in ...