ana

listen to the pronunciation of ana
Turkish - Turkish
Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü
Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde, o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatır
Gece yarısı vakitleri
Lütfi Akad'ın bir filmi
Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü
Çocuğu olan kadın, anne: "Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı."- H. Taner
Yavrusu olan dişi hayvan
Velinimet
Temel, esas
Dince aziz sayılan bazı kadınlara verilen sayg ünvanı
Temel, asıl, esas
Dince aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı
Temel, asıl, esas: "Geçen yıl ana işlerden hiçbiri bitirilip bir sonuca varılamamıştır."- M. Ş. Esendal. Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatır
Çocuğu olan kadın, anne
Valide
(Osmanlı Dönemi) (Ani. C.) Gece yarısı vakitleri
(Hukuk) VALİDE
Ana bilim dalı
kürsü
Ana fikir
asli düşünce
ana bilim dalı
Üniversitelerde bölümlerin alt bilim veya uzmanlık dalları
ana dil
Başka diller veya lehçeler türetmiş olan dil
ana fikir
Belirli bir konuda bir yazının temeli olan düşünce
ana kuzusu
Sıkıntıya, güç işlere alışmamış, nazlı büyütülmüş çocuk veya genç
ana kuzusu
Pek küçük kucak çocuğu
English - English
All Nippon Airways
American Nurses Association
Afghan National Army
anti-nuclear antibody
A collection of things associated with a person or place, especially a personal collection of anecdotes or conversations at table

Jefferson was aware of the literary tradition of anas, which extended back at least as far as Athenaeus's Dipnosophistarum, a delightful collection of table talk from ancient times covering a variety of subjects including law, literature, medicine, and philosophy.

Of each; an equal quantity; as, wine and honey, ana (or contracted to aa), / ij. (that is, of wine and honey, each, two ounces)
Anorexia
Association of National Advertisers An association whose members are advertisers, i e , companies that advertise their products or services
(NPC) Sudibin Had message for the "man of the turtles" With the "El Ouhdians"
(SeeAssociation of National Advertisers)
non
adv?: only, alone 22, 35
Article Numbering Association
season
lab test for presence of antibodies against one's own cells
mother of the ancient Irish gods; sometimes identified with Danu
– Established in 1910 to represent the interests of advertisers
Association of National Advertisers
automated network analyzer Used to measure S-parameters of a network
Assign network address
Short for "American Numismatic Association "
Hole
Automatic Network Analyzer - A computer-controlled test system that measures microwave devices in terms of their small signal S-parameters The use of this instrument by both engineering and production permits quick and accurate characterization of the input and output impedance, gain, reverse isolation of individual units and the degree of match between units
cave
American Numismatic Association, the national organization for coin collectors
a collection of anecdotes about a person or place
Thus, Scaligerana is a book containing the sayings of Scaliger, Johnsoniana of Johnson, etc
{i} collection of items (especially that typifies a certain area or person, etc.); anthology, analects; one part of a collection, one item out of an anthology
A suffix to names of persons or places, used to denote a collection of notable sayings, literary gossip, anecdotes, etc
American union of medical nurses
A prefix in words from the Greek, denoting up, upward, throughout, backward, back, again, anew
that is, of wine and honey, each, two ounces
Of each; an equal quantity; as, wine and honey, ana (or, contracted, aa), &?; ij
a collection of anecdotes about a person or place mother of the ancient Irish gods; sometimes identified with Danu
ana-
on
ana-
again
ana-
up
ana-
apiece
Anas
type genus of the Anatidae: freshwater ducks
anas
A genus of water fowls, of the order Anseres, including certain species of fresh-water ducks
Turkish - English
essential
mother

Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution. - Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.

English is my mother tongue. - İngilizce benim anadilim.

{s} primary

His primary reason for going out was to see Patty. - Onun dışarı çıkmak için ana nedeni Patty'yi görmekti.

The three primary colors are the basis of all the other colors. - Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir.

basic

Dan didn't even take basic anatomy classes. - Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.

main

Iranians used to eat main meal with yoghurt. - İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi.

In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection. - İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

capital

Capital, land and labor are the three key factors of production. - Sermaye, toprak ve iş gücü üretiminin üç ana faktörüdür.

mom

My mom had to lend me her keys. - Annem bana anahtarlarını ödünç vermek zorunda kaldı.

I guess Mom's native language was Esperanto. - Ana'nın ana dili Esperantoydu galiba.

fundamental

The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution. - Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.

cardinal

The cardinal directions are: north, south, east, and west. - Ana yönler kuzey, güney, doğu ve batıdır.

chief
key

I have left my car keys behind. - Araba anahtarlarımı unuttum.

How many keys? asked Pepperberg. - Kaç tane anahtar? Pepperberg sordu.

(Finans)capital, stock; principal. A
principle; head
master

They say that that man has a master key which opens all the doors of the city. - Onlar bu adamın şehrin tüm kapılarını açan, usta bir anahtara sahip olduğunu söylüyor.

We had a master plan. - Bizim bir ana planımız vardı.

mother (The form anne is preferred in Istanbul)
mother animal, dam
appellation of respect for elderly women or female saints (used after a name)
principal

Self-confidence is the principal element of any great endeavor. - Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.

main , master , major
protector, patroness
matron
principle, main, fundamental, basic
mother, ma , mum , mama , mom , momma , mammy; maternal; main, principal, basic, fundamental, chief, primary, cardinal
staple

Coffee is one of the staples of Brazil. - Kahve, Brezilya'nın ana ürünlerinden biridir.

main part

The trunk is the main part of a tree. - Gövde bir ağacın ana parçasıdır.

In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection. - İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

core
{i} principle

Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns. - Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.

The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution. - Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.

{i} head

Our headquarters are in Boston. - Ana merkezlerimiz Boston'da.

rudimentary
(Bilgisayar) parent is
nominal
base

We found it very hard going back to our base camp in the blizzard. - Kar fırtınasında ana kampımıza geri dönmeyi çok zor bulduk.

(Bilgisayar) home

The teacher said that we are the future of our home country. - Öğretmen bizim kendi anavatanımızın geleceği olduğumuzu söyledi.

We are in our homeland. - Biz bizim anavatanımızdayız.

central

Envy is the central fact of American life. - Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.

The American Civil War is the central theme of the book. - Amerikan İç Savaşı, kitabın ana temasıdır.

mammy
arterial
mama

Tom used to be a mama's boy. - Tom eskiden bir ana kuzusuydu.

Her son is a mama's boy. He has to be with her all the time. - Onun oğlu bir ana kuzusu. O her zaman onunla olmak zorunda.

momma
primal
parent

Tom and Mary adopted two children whose parents had been killed by a suicide bomber. - Tom ve Mary ana-babası bir intihar bombacısı tarafından öldürülmüş iki çocuğu evlat edindiler.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

kavunun ana yurdu

sf.

{s} leading
{s} guiding
housemother
mainline
{s} governing
{s} broad

The main street is very broad. - Ana cadde çok geniştir.

elemental
{s} grand
ana okulu
kindergarten

Tom and I have been friends since we were in kindergarten. - Tom ve ben ana okuludaykenden beri arkadaşız.

Can you remember your kindergarten teacher's name? - Ana okulu öğretmeninin adını hatırlayabiliyor musun?

ana fikir
point

The answer misses the point. - Cevap ana fikirden uzaktır.

ana baba
parents

He just moved into an apartment he inherited from his parents. - Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.

Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents. - Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.

ana kapı
oak
ana başlıklar
headlines
ana fikir
heading
ana hat
outline

I need to trace the outline. - Ana hattı izlemeliyim.

He sketches the outline of the machine. - O, makinenin ana hatlarını kısaca anlatır.

ana hatlarıyla belirtmek
outline
ana çerçeve
mainframe
ana ülke
(Ticaret) home country
ana üretim
main production
ana ürün
(Ticaret) staple
ana ürün
main crop
ana nota
prime
ana bilim
master of science
ana bilim dalı
Major Field of Study
ana dal
majors
ana duygu
leitmotif, theme, plot
ana düşünce
Main idea
ana karnı
the main abdominal
ana kart
main board
ana kent
main cities
ana madde
main article
ana muhalefet
The main opposition
ana para korumalı fon
(Ekonomi) Capital protected fund
ana plan
Master plan
ana sayfa
(Bilgisayar) (Internet) main page
ana toptancı
main wholesaler
ana vatan
homeland
ana yemek
main course

The small fork is for your salad, and the large one is for the main course. - Küçük çatal salata için ve büyük olan ana yemek içindir.

ana yemek
Main course, main dish, piece de resistance
ana yemek
piece de resistance
ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi
mother and child care and family planning center
ana şebeke
home network
Ana Savunma Kuvvetleri (NATO); ana dağıtım terminali
(Askeri) Main Defense Forces (NATO); main distribution frame
ana karakter
(Tiyatro) protagonist
ana kuzusu
sucking
ana sayfa
(Bilgisayar) home page
ana fikir
{i} burden
ana bilim
(Eğitim) department
ana bilim dalı
(Edebiyat,Eğitim) department of
ana dil
native

Italian is my native language. - İtalyanca benim ana dilimdir.

French is her native language. - Fransızca, onun ana dilidir.

ana fikir
main idia
ana hat
(Kanun) guideline
ana hat
distribution line
ana kuzusu
spoilt child
ana sayfa
(Bilgisayar) home
ana sayfa
(Bilgisayar) master page
ana yemek
(Gıda) entrée

What do you want for an entrée? - Bir ana yemek olarak ne istersiniz?

In many restaurants in Turkey, kebab is the main entree. - Türkiye'deki çoğu restoranda kebap ana yemektir.

ana yemek
(Gıda) main dish

After the main dish comes the dessert. - Ana yemekten sonra tatlı gelir.

After the entrée comes the main dish. - Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir.

ana fikir
gist
ana fikir
burthen
ana hat
base line
ana hat
trunk route
ana hat
trunk line
ana okulu
infant school
Ana dil
mother tongue

French is their mother tongue. - Onların ana dili Fransızca.

Italian is my mother tongue. - İtalyanca benim ana dilimdir.

Ana dil
mother language
Ana karakter
title character
ana fikir
{i} substance
ana hat
baseline
ana kuzusu
Mother's boy, mother's pet
analar
Mothers
ana fikir
main idia, central theme
ana fikir
central theme
ana fikir
root idea
ana fikir
main theme
ana fikir
central topic
ana fikir
subject matter
ana fikir
distillation
ana fikir
governing idea
ana hat
trunk
ana hat
main line

The main line runs through Boston. - Ana hat Boston'dan geçiyor.

ana hat
main line, trunk line
ana hat
main line, outline, trunk line
ana kuzusu
1. very small baby. 2. mother's pet, sissy
ana kuzusu
a) baby-in-arms b) spoilt child
ana kuzusu
tied to one's mother's apron strings
ana kuzusu
mother's darling
ana sayfa
homepage
analar
motherhood
ana
History
Favorites