Tom büyük rağbet görüyor.
- Tom is in great demand.
Uzman işçiler rağbette.
- Specialist workers are in demand.
Onun isteklerine boyun eğdim.
- I gave in to her demands.
Bu isteklere boyun eğmemelisin.
- You must not give way to those demands.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Biz onların taleplerine boyun eğmemeliyiz.
- We must not give way to their demands.
Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.
- The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them.
Hiçbir şey istemedim.
- I didn't demand anything.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.