an unexpected piece of good fortune

listen to the pronunciation of an unexpected piece of good fortune
English - Turkish

Definition of an unexpected piece of good fortune in English Turkish dictionary

gravy
{i} kolay kazanç
gravy
salça
gravy
(Ticaret) avanta

Başka her şey avanta. - Everything else is gravy.

gravy
et suyu

Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem. - I don't eat meat, shellfish, poultry or gravy.

gravy
hak etmeden kazanılan para/kâr
gravy
havadan
gravy
yemek sosu
gravy
(Gıda) Pişmiş etin suyundan elde edilen bir çeşit sos

My sister used to chose the worst part of the meat.But now, his husband made me happy by giving me some gravy.

gravy
{i} sos

Tom Mary'nin ona sosu uzatmasını istedi. - Tom asked Mary to pass him the gravy.

Tom çok soslu patates püresi yemeyi sever. - Tom likes to eat mashed potatoes with lots of gravy.

gravy
argo az emek karşılığı menfaat sağlayan mevki veya iş
gravy
kolayca kazanılangravy bowl sosluk
gravy
açıktan para
gravy
et su

Ben et, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanları ya da et suyu yemem. - I don't eat meat, shellfish, poultry or gravy.

gravy
{i} etin pişerken saldığı su
English - English
gravy
an unexpected piece of good fortune

    Hyphenation

    an un·ex·pec·ted piece of good for·tune

    Turkish pronunciation

    ın ʌnîkspektîd pis ıv gîd fôrçun

    Pronunciation

    /ən ˌənəkˈspektəd ˈpēs əv gəd ˈfôrʧo͞on/ /ən ˌʌnɪkˈspɛktɪd ˈpiːs əv ɡɪd ˈfɔːrʧuːn/
Favorites