Tom'un tutuklanacağına dair küçük bir olasılık var.
- There's a small possibility that Tom will be arrested.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
- Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.
Tom oğlunun hâlâ canlı olduğu ihtimalini gözardı etmeyi reddetti.
- Tom refused to rule out the possibility that his son was still alive.
Tom birinin evini ateşte yakmış olması ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that someone had lit his house on fire.