an old term for a salesperson; a travelling salesperson

listen to the pronunciation of an old term for a salesperson; a travelling salesperson
English - Turkish

Definition of an old term for a salesperson; a travelling salesperson in English Turkish dictionary

traveller
{i} seyahat eden kimse
traveller
seyahat eden
traveller
yolcu

Ve yolcular onu hatırlıyor mu? - And do the travellers remember him?

traveller
{i} gezgin

Birçok gezgin gidecekleri yerlere trenle seyahat etme yerine bir araba kiralamaya karar verdiler. - Many travellers decided to rent a car instead of travelling by train to their destinations.

Ben çok gezgin değilim. - I am not much of a traveller.

traveller
{i} pazarlamacı [brit.]
traveller
i., İng., bak. traveler
traveller
pazarlamacı
traveller
{i} seyyah

Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk seyyahıdır. - Evliya Celebi was a Turkish traveller who lived in the 17th century.

Mary, muhtemelen asla bir yerde yerleşip kalmayacak uslanmaz bir seyyahın çocuğudur. - Mary is the kind of inveterate traveller who will probably never settle down in one place.

English - English
traveller
an old term for a salesperson; a travelling salesperson
Favorites