Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Yarına kadar görevi gözden geçirmeliyim.
- I must go through the task by tomorrow.
Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
- The trainee could hardly bear the burden of the task.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
Hemşirelerin, hastaları hakkında objektif olmaları zordur.
- It's hard for nurses to be objective about their patients.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
- That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
Tarafsız kalmaya çalış.
- Try to stay objective.
Tom'un tarafsız olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is objective.
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Tom, Ayn Rand felsefesinin gerçekten tarafsız olduğuna inanmaktadır.
- Tom believes the philosophy of Ayn Rand is truly objective.
O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.
- Although he was writing carefully, he had many mistakes in his writing task.
Sizin robotunuz yemekleri hazırlayacak, temizleyecek, bulaşıkları yıkayacak, ve diğer ev işlerini yapacak.
- Your robot will prepare meals, clean, wash dishes, and perform other household tasks.
Görevde onunla işbirliği yaptım.
- I cooperated with him in the task.
... to really accept that there isn't an objective measure ...
... for the objective of ...